Jump to content

CenGo

Üye
  • İçerik sayısı

    474
  • Katılım

CenGo kullanıcısının paylaşımları

  1. CenGo

    Karoseri nedir?

    Aracın saçtan yapılmış tüm dış aksam ve çeperine karoseri denir.
  2. Silindir çapları, stroklarından daha büyük olan motorlara kare üstü motorlar denir.
  3. CenGo

    Kardan mili nedir?

    Kardan mili, hareketi vites kutusundan alarak diferansiyele ileten bir mildir.
  4. Bu parçalar, şanzıman ile diferansiyelin aynı eksende bulunmamasından dolayı değişik açı altında devir nakletmekte kullanılırlar.
  5. Karbüratör, ortasında dar bir kısım bulunan silindirik bir boru, yakıt fıskiyesi ve açılıp kapanan bir kelebek supaptan oluşur. Yuvarlak olan bölüme hava giriş boğazı, daraltılmış kısma ise Venturi boğazı denir.
  6. Motorun düzenli bir şekilde çalışmasını sağlayan karbüratörde çeşitli devreler ve bu devrelerde çalışan geçit ve kanallar vardır. Bu kanallara ve geçitlere karbüratör devreleri denir. Gelişmiş bir karbüratörde bulunan başlıca devreler ise şamandra, rölanti, yüksek hız, güç, kapış ve jikle devreleridir.
  7. CenGo

    Karbüratör nedir?

    Motorda yanma işlemi için gerekli olan yakıt-hava karışımını düzenleyen ve bunu motorun ihtiyacına göre çeşitli oranlarda karıştıran bir mekanizmadır.
  8. Karışımı kısa bir süre için zenginleştiren, karbüratörde bulunan kapış devresinin gaz kelebeğine bağlanmış olan bir parçasıdır.
  9. Taksimetre Nedir? Özellikle şehir içinde yaşıyor ve araba kullanma imkanınız olmuyorsa, sıklıkla taksi kullanmaya mecbur kalabilirsiniz. Eğer taksi kullanıyorsanız, pek çok değişken durumla da sıklıkla karşılaşıyorsunuz demektir. Yani taksi kullandığınız zaman güvenli bir şekilde seyahat etmenin yanı sıra kimi zaman konuşkan bir şoföre denk geldiyseniz, taksi şoförünün gevezeliğinden şikayetçi olabilirsiniz. Yağmur altında kalıp taksi çağırdığınızda uzun süre beklemek zorunda kalmanın yanı sıra gelen taksi şoförünün de sizi en kısa yoldan varacağınız yere götüreceği konusunda da birtakım şüpheleriniz olabilir. Taksi şoförü konusunda birtakım şüpheler taşınmaktadır ancak taksimetre konusunda kimse şüpheye kapılmamaktadır. Taksiye ilk binildiği zaman, sıfırlanmış olduğunu görmenin yeterli olduğu düşünülmektedir. Taksimetre ismi verilen bu küçük kutular, şoförün hemen yanında yer almakta olup mesafe ve ücreti şüphe götürmeyecek şekilde göstermektedir. Taksi kullanan pek çok kişi bu küçük kutuya itimat göstermektedir ancak bunun nasıl çalıştığını bilen kişi sayısı oldukça azdır. Taksimetreler Nasıl Çalışmaktadır? Bu makalede taksimetrelerin nasıl çalıştığı konusunda bilgi verilecektir. Bu konuda bilgilenen kişilerde taksi kullandıkları zaman taksimetrelerin gösterdikleri rakama içi daha rahat olarak bakacaktır. Özellikle yabancısı olduğunuz bir şehre veya mekana gittiğiniz zaman acaba kandırıldım mı şüphesinden bu bilgiler ile kurtulabilirsiniz. Bilhassa yabancı veya bilmediğiniz mekanlarda, taksicinin merhametine kalarak yolculuk edersiniz. Taksimetrelerin nasıl çalıştığı konusunda bilgi sahibi olarak ve bu konuda bilgili olduğunuzu taksiciye göstererek, konuya hakim olduğunuzu ona da hissettirmiş olursunuz. Herkesinde bildiği gibi taksimetreler zaman ve mesafeyi ölçen aletlerdir. Zaman konusunda yanlış yazıldığını düşünenler olabilir. Taksimetreler aslında zaman ve mesafeyi ölçmektedir. Sonra bu verileri ücretin ödeneceği para birimine çevirmektedirler. Taksilerde ödenen ücretler, bölgesel olarak farklılıklar gösterebilmektedir. Yani aynı mesafeyi kat ederek başka bir bölgede daha az veya daha çok para ödeyebilirsiniz. Taksi kullanırken ödenecek olan ücret; takside kaç kişi olduğuna, bagajınızın taşınması konusunda şoförün talepte bulunmasına ve ücretli olan yolların kullanılmasına göre değişiklik gösterebilmektedir. Taksimetrelerde zamana karşıda ücret işlemesi sebebiyle, trafiğe takılınmış olunan vakitlerde maddi olarak şoför açısından karşılanmış olunur. Az öncede söylenildiği gibi trafik veya çok farklı sebepler nedeniyle aynı noktalara seyahatler her zaman aynı ücrete karşılık gelmeyebilir. Taksimetreler, mesafeleri ve zamanı ölçerken, elektrik akımından faydalanmaktadır. Seyahat edilen mesafe ölçülürken; otomobilin aktarma sistemine bağlanmış olan sensörler kullanılmaktadır. Bahsedilen bu sensörler, seyahat esnasında önceden belirlenmiş olan mesafe biriminden elektrik sinyalleri göndermektedir. Mesafe işlerken ayarlanmış olan bir zamanlayıcıda işlemektedir. Zamanlayıcı belirlenmiş olan süre aralıklarında elektrik sinyali iletmektedir. Taksimetreye gelen elektrik sinyalleri, ödenecek olan ücreti oluşturan elektrik sinyallerinden daha düşük olabilmektedir. Durumu açıklamak gerekirse; örneğin, bir taksimetre 91,4 metrede bir ücret ekliyorsa ancak taksimetreye sinyaller her bir yarda bir yani 0,9 metrede bir geliyorsa; taksimetre 100 tane sinyale ulaştığı zaman ücreti ekrana yansıtmaktadır. Taksimetre ücretlendirmesi konusunda, New York City’den bir örnek verilecek olursa; taksimetrenin açılışı 2,5 dolardır. Seyahat edilen her 300 metrede bir ödenecek olan ücrete 40 cent eklenmektedir. Buna ek olarak otomobilin hareket etmediği her dakikada 40 cent ücrete eklenmektedir. Fakat dünyada yaşanan trafik koşulları sebebiyle hesaplamalar bu kadar basit olarak gerçekleştirilememektedir. Büyük olan her şehir içinde taksi kullanımında olduğu gibi dur-kalk içerikli olarak ücret hesaplanmaktadır. Dur-kalk olarak işleyen şehir trafiklerinde taksimetrelerde ücretlendirme; metrenin sabit olmasına karşılık zaman ve mesafe sensörlerinin yardımı ile sinyaller baz alınmaktadır. Gidilen her şehrin taksimetresindeki ücretlendirme tarifesi farklılık gösterebilmektedir. Fakat genel olarak şehir taksilerinde, güzergah ücretlendirmesi aracın içinde mevcuttur. Bu sebeple ne kadar ücret ödeneceği kolaylıkla öğrenilmektedir. Ancak ne yazık ki kötü bir taksiciye denk gelmişseniz ödeyeceğiniz ücreti önceden öğrenmenizde size fayda getirmeyebilir. kaynak
  10. Elektronik Denge Programı (Electronic Stability Program) tek başına çalışan bir sistem değildir. Kilitlemeyi önleyen fren sistemi ve patinaj önleme sistemi ile beraber çalışmaktadır. Bir araçta ESP sistemi var ise o araçta ABS ve ASR sistemleri de mevcut demektir. ESP’ nin tanıtımı. ESP birçok parçadan oluşan bir sistemdir. Bu parçaları kısaca belirtelim. Teker hız algılayıcıları diğer sistemlerde olduğu gibi ESP sisteminde de kullanılmaktadır. Araçların tekerlerinde ayrı olarak bulunan ve hızını ölçen cihazlardır. Direksiyon açısı algılayıcısı araç sürücüsünün hangi yöne gitmek istediğini algılar ve aracı o yöne doğru gitmesini sağlar. Yanal hız algılayıcı cihazlar ise aracın doğrultusundan ne kadar saptığını ESP sistemine bildirir. ABS hidroliği ve fren basıncı algılayıcı, araçların ani durmalarında tekerleklerin kilitlenmesini önleyen parçalardır. Elektronik kontrol sistemi ise, tüm bu algılayıcılardan gelen bilgileri değerlendirip kısa sürede ESP sistemini devreye sokmaktadır. ESP’ nin gelişimi konusunda ilk olan firma Mercedes’tir. Elektronik denge sistemini ilk olarak Mercedes firması araçlarında kullanmıştır. 1995 yılında bazı modellerine opsiyonel olarak bu sistemi uygulamıştır. Daha sonraki yıllarda diğer firmalar da araçlarında bu sistemi kullanmaya başlamışlardır. Özellikle son model araçların birçoğunda elektronik denge programı sistemi bulunmaktadır. ESP nasıl çalışır? ESP, araç sürücülerinin araçları sürerkenki hareketleri ve aracın bu isteğe olan davranış şekli bu sistem tarafından kontrol edilir. Bu iki durum arasında bir dengesizlik oluşursa, yani sürücünün araçtan beklentisi ve aracın buna tepkisi farklı olursa sistem devreye girer. Bu sistemin çalışmasını bir örnekle belirtebiliriz. Örneğin araçla seyir halinde iken önünüze çıkan bir engel nedeniyle frene bastığınızda ya da direksiyonu çevirdiğinizde arabanın burnu düz bir şekilde kaymaya başlar, direksiyon çevirseniz bile araba istenilen yöne gitmeyecektir. Sistemin çalışma mantığı gereği, teker hız algılayıcıları, ön tekerleklerin kontrol çıktığını fark ederler, ESP sistemindeki algılayıcılar ise aracın gitmek istediği taraf ile sürücünün gitmek istediği taraf arasındaki farkı tespit eder. Sürücü sol tarafa gitmek istiyorsa sol arka tekere fren uygulanır aracın düz bir şekilde gitmesi sağlanır. kaynak
  11. Elektronik fren kuvveti dağıtım sistemi araçlarda ön ve arka tekerlekler arasındaki frenleme kuvvetinin dengeli olarak dağıtılması için çalışır. Elektronik fren kuvveti dağıtım sistemi araçlardaki ABS sistemi ile benzerlikler göstermektedir. Hatta ABS sistemi ile beraber çalışarak bu sistemi tamamlarlar. Sistemin çalışabilmesi için bu sistemler aynı parçaları kullanırlar. EBD’ nin tanıtımı. Araçlarda frenleme yapıldığı zaman ileri yönde bir kuvvet oluşur. Süspansiyon sitemine etki eden bu kuvvet sonucunda araçların ön kısmı yere doğru iner arka kısmı ise havaya doğu kalkar. Bu durum ön lastiklerdeki yükü arttırırken arka lastikteki yükleri azaltır. Frenleme şiddeti ne kadar fazla olursa öne tekerleklere binen yükte o derece artmaktadır. Araçlarda elektronik fren dağıtım sistemi tam bu konuda devreye girer. EBD fren basıncını ayarlayarak, yük dengesizliğini giderir ve yükü ön ve arka tekerleklere dağıtmaktadır. Sonuç olarak arka tekerleklerin kızaklama ihtimali azaltılmış olmaktadır. EBD sistemi sayesinde güvenli bir frenleme yapılmaktadır. EBD sistemi araçlardaki frenleme mesafesini büyük oranda azaltır ve virajlarda da aracın dengesinin korunmasını sağlamaktadır. EBD ‘nin gelişimi eski yıllara nazaran büyük gelişme kaydetmiştir. Eskiden çok fazla bilinmeyen ve kullanılmayan elektronik fren kuvveti sistemi, artık günümüzde yeni üretilen araçların tamamında kullanılan bir sistem olmaktadır. Eskiden araçlarda limütör isimli bir parça bulunuyordu, bu parça EBD sisteminin sadece arka tekerleklere uygulanan şekli gibiydi. EBD sistemi ise dört tekeri birden kontrol etmektedir. Özellikle modelli araba üreten firmaların tamamı son model araçlarında bu sistemi kullanmaktadırlar. Sürücülerin araçlarında seyir halinde iken daha güvenli olmalarını sağlayan bu sistem ile sürücüler daha rahat bir şekilde araçlarını kullanmaktadırlar. EBD nasıl çalışır? Elektronik fren kuvveti dağıtım sisteminin asıl amacı ön ve arka fren gücü dağılımını dengelemektir. EBD her tekerleği ayrı olarak ele alır. Frenleme anında tekerleklerin ne kadar frene ihtiyacı varsa o kadar fren gücü gönderir. Özellikle virajlarda bu denge aracın savrulmasını engeller ve sürücülerin direksiyon hâkimiyetini arttır. Elektronik fren kuvveti dağıtım sistemi sayesinde ön ve arka tekerleklere dengeli fren gücü verilmesi sayesinde arka tekerleklerin kızaklama ihtimali büyük oranda azalmış olmaktadır. kaynak
  12. Araçlardaki elektronik diferansiyel kilidi anlamına gelen EDL, kötü yol koşullarında bile çekişi ve hızlanmayı hızlandırır. EDL sistemi ile rampaların çıkılması daha kolay hale gelir. EDL’ nin tanıtımı hakkında bilgi verecek olursak EDL, ABS ve ESP gibi taşıt hareket sistemlerinden bir tanesidir. Genellikle bu sistemler ile aynı parçaları kullanır. Bazı araçlarda elektronik kontrol sistemi tarafından da kontrol edilen tek başına EDL sistemleri de olabilmektedir. EDL’ nin gelişimi konusunda günümüzde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Son yıllarda otomobil üreten firmalar, araçlarda ABS ve ESP gibi sistemlerin yanında EDL, yani elektronik diferansiyel kilidi sistemlerini de kullanmaktadırlar. Sürücülerin güvenlikleri ve konforlu bir sürüş yapmaları için kullanılan bu sistemler artık birçok araç firmasında uygulanmaktadır. EDL nasıl çalışır? EDL eski araçlarda patinajı önlemek için kullanılan bir yöntemdi. Bu yöntemde istavroz dişlilerinin farklı hızlarda dönmesi engelleniyordu. Eski sistemlerde sürücü bu sistemi kullanmak istediği zaman devreye sokuyordu. Ancak günümüzdeki araçlarda elektronik kontrol sistemlerinin diferansiyel kilitleme sistemleri ile birleştirilmesi ile bu sistem sürücünün herhangi bir şekilde müdahale etmesine gerek kalmadan, gerekli olan durumlarda kendi kendine diferansiyeli otomatik olarak kendi kendine kilitlemektedir. EDL araçlardaki diğer sistemlerin bilgilerini kullanarak devir farklarını tespit eder ve tekerlek devirlerini normal değerlerlere getirir. Devir dengeleme işlemi de araçlardaki elektro hidrolik kısma sinyal göndermesi ile gerçekleştirilir. Bu sistemde elektronik kontrol birimi tarafından, direksiyonun açısı, araçlardaki tekerleklerin çekiş şekli, yani iki ya da dört tekerli çekişli olması gibi durumlar kontrol edilir. Diferansiyel kilidi üç farklı durumda çalışır. İlki araçların düz yoldaki sürüşlerinde çeşitli sebeplerden birisi ile tekerlerin herhangi bir taninde devir artışı gerçekleşire, tekerleklerin hızının eşitlenebilmesi için diferansiyel kilidi otomatik olarak devreye girer ve tekerleklerin momentlerini eşit hala getirir. Diğer durum, araç virajlı bir yolda iken tekerleklerin devir farkının ayarlanması için sistem çalışır. Sistemin çalıştığı son neden ise, özellikle 4*4 sistemi olan taşıtlarda tekerleklerin tamamındaki devir farklılıklarını kapatma işlemidir. kaynak
  13. CenGo

    Neden Audi TT?

    Sevgili modifiye forum üyelerimiz, her marka model içerisindeki belirlenen sabit başlıklar altında kullanıcıların neden Audi TT tercih ettiklerini, sebepleriyle birlikte yazmalarını rica ediyoruz. Olumlu veya olumsuz tüm görüşleriniz, eleştirileriniz ve tavsiyeleriniz ile birlikte cümlelerinizi paylaşabilirsiniz. Bu sayede Audi TT almayı düşünen arkadaşlarımız sebepleriyle birlikte kararlarını netleştirebilirler. Size cümlelerinizi kurarken yol gösterebilecek birkaç madde örnek olarak ekleyelim, seçtiğiniz maddelerde yorumlarınızı kolayca belirtebilirsiniz. Audi TT şase kalınlığı Audi TT sağlamlığı Audi TT güvenliği Audi TT konforu Audi TT Euro nCap test sonuçları Audi TT kasa sağlamlığı Audi TT 0-100 süresi Audi TT ivmelenme süresi Audi TT iç hacmi Audi TT ek özellikleri Audi TT paket seçimleri Audi TT aksesuar çeşitliliği Audi TT ergonomisi Audi TT yakıt tüketimi Audi TT motor ömrü Audi TT performansı Audi TT fiyatı Audi TT servisleri Audi TT yedek parçası Audi TT müşteri hizmetleri Teşekkürler.
  14. CenGo

    Neden Audi SQ5?

    Sevgili modifiye forum üyelerimiz, her marka model içerisindeki belirlenen sabit başlıklar altında kullanıcıların neden Audi SQ5 tercih ettiklerini, sebepleriyle birlikte yazmalarını rica ediyoruz. Olumlu veya olumsuz tüm görüşleriniz, eleştirileriniz ve tavsiyeleriniz ile birlikte cümlelerinizi paylaşabilirsiniz. Bu sayede Audi SQ5 almayı düşünen arkadaşlarımız sebepleriyle birlikte kararlarını netleştirebilirler. Size cümlelerinizi kurarken yol gösterebilecek birkaç madde örnek olarak ekleyelim, seçtiğiniz maddelerde yorumlarınızı kolayca belirtebilirsiniz. Audi SQ5 şase kalınlığı Audi SQ5 sağlamlığı Audi SQ5 güvenliği Audi SQ5 konforu Audi SQ5 Euro nCap test sonuçları Audi SQ5 kasa sağlamlığı Audi SQ5 0-100 süresi Audi SQ5 ivmelenme süresi Audi SQ5 iç hacmi Audi SQ5 ek özellikleri Audi SQ5 paket seçimleri Audi SQ5 aksesuar çeşitliliği Audi SQ5 ergonomisi Audi SQ5 yakıt tüketimi Audi SQ5 motor ömrü Audi SQ5 performansı Audi SQ5 fiyatı Audi SQ5 servisleri Audi SQ5 yedek parçası Audi SQ5 müşteri hizmetleri Teşekkürler.
  15. CenGo

    Neden Audi S8?

    Sevgili modifiye forum üyelerimiz, her marka model içerisindeki belirlenen sabit başlıklar altında kullanıcıların neden Audi S8 tercih ettiklerini, sebepleriyle birlikte yazmalarını rica ediyoruz. Olumlu veya olumsuz tüm görüşleriniz, eleştirileriniz ve tavsiyeleriniz ile birlikte cümlelerinizi paylaşabilirsiniz. Bu sayede Audi S8 almayı düşünen arkadaşlarımız sebepleriyle birlikte kararlarını netleştirebilirler. Size cümlelerinizi kurarken yol gösterebilecek birkaç madde örnek olarak ekleyelim, seçtiğiniz maddelerde yorumlarınızı kolayca belirtebilirsiniz. Audi S8 şase kalınlığı Audi S8 sağlamlığı Audi S8 güvenliği Audi S8 konforu Audi S8 Euro nCap test sonuçları Audi S8 kasa sağlamlığı Audi S8 0-100 süresi Audi S8 ivmelenme süresi Audi S8 iç hacmi Audi S8 ek özellikleri Audi S8 paket seçimleri Audi S8 aksesuar çeşitliliği Audi S8 ergonomisi Audi S8 yakıt tüketimi Audi S8 motor ömrü Audi S8 performansı Audi S8 fiyatı Audi S8 servisleri Audi S8 yedek parçası Audi S8 müşteri hizmetleri Teşekkürler.
  16. Araç sürücülerinin daha rahat ve güvenli bir şekilde araçlarını kullanmalarını sağlayan çeşitli sistemler bulunur. Bu sistemlerden bir tanesi de Anti-Lock Brake System dir. Halk arasında Abs sistemi olarak bilinen bu sistem araçların özellikle kaygan zeminlerde ve ani olarak durması gereken durumlarda sorunsuz bir şekilde durmasını sağlamaktadır. Islak ve kaygan olan bir zeminde durulması gerektiğinde ya da ani bir engelin araç karşısına çıkarak fren yapılması durumunda tekerlerler bloke olur. Özellikle yüksek hızlarda frenleme yapıldığında kaygan ve ıslak zeminde araç savrulmaya ve kaymaya başlar. Bu durum araç sürücülerinin direksiyon hâkimiyetinin aniden kaybolmasına neden olur. Abssistemi bu gibi durumların oluşmasını engellenmek için tasarlanmış ve planlanmış bir sistemdir. Araçlarında abs sistemi bulunan araç sürücüleri ıslak ve kaygan zeminlerde ani frenleme yaptıklarında direksiyon hâkimiyetlerini kaybetmezler. Abs sistemi üç ana parçadan oluşmaktadır. Teker hız algılayıcıları, Abs hidroliği ve elektronik kontrol ünitesi sistemin çalışması için gerekli olan temel parçalardır. Teker hız algılayıcıları tekerlerin üzerinde bulunur ve tekerlerin dönüş hızını tespit eder. Abs hidroliği frene ne kadar kuvvetle basıldığını tespit eder, ayrıca her tekere uygulanan fren basıncı da bu parça sayesinde öğrenilir. Elektronik kontrol ünitesi diğer parçaların yardımı ile ölçülen teker hızı ve fren basıncını kısa bir sürede analiz eder ve sitemin çalışmasını sağlar. Abs sisteminin çalışması için araçtaki tekerleklerin herhangi bir tanesinde frenleme yapıldığı sırada durma eğiliminin olması gerekir. Abs sisteminin sürücüler açısından en büyük avantajı frenleme esnasında direksiyon hâkimiyetinin kaybolmamasıdır. Abs sistemi bulunan bir araçta frenleme yapıldığında sistem fren basıncını dört tekerlek üzerine dağıtır ve tekerleklerin kilitlenmesini engeller. Abs sistemi devreye girdiğinde araç sürücüleri tarafından anlaşılabilen bir sistemdir. Araçtan gelen mekanik bir ses ve fren pedalının sertleşmesi sistemin devreye girdiğinin bir göstergesidir. Aracın hâkimiyetinin kaybedilmemesi için sistem devreye girdiğinde frene basılmaya devam edilmesi gerekir. Aracı durdurmaya çalışırken fren pedalının pompalanması sistemin düzgün çalışmasına engel olabilir. Bu yüzden fren duruş anında fren pedalına basılmaya devam etmek gerekir. Abs sisteminin çalışmaya başladığı anda çıkardığı sesler ve fren pedalının titremesi normaldir. Araç sürücülerinin sistem hakkında bilgi sahibi olması bu seslerin ne anlama geldiğini bildikleri için panik yapmamalarını sağlar. Abs sistemi olan araçlar normal frenleme sistemine sahip olan araçlara göre daha kısa durma mesafelerine sahiptir. Ancak bu durum abs sisteminin her koşulda duracağı anlamına gelmez. Çünkü araçların yaptıkları hızlar ve durmak istedikleri mesafe ile ilgili fiziksel bir durum söz konusudur. Yüksek hızda ilerleyen bir aracın frenleme sistemi ne olursa olsun durma mesafesi çok kısa olmaz. Bu yüzden abs li araçlarda bile trafikte seyrederken sürüş mesafesine dikkat edilmeli ve aradaki mesafe her zaman korunmalıdır. Abs sistemi ilk olarak 1936 lı yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. Almanya’da hizmet veren Voisin isimli firma abs sistemini geliştirmiştir. Şirket sistemin patentini de aynı zamanlarda almıştır. Abs sisteminin uygulanmaya başlamasından sonra birçok araçta bu sistem kullanılmıştır. 1950 yıllarında bazı uçak modellerinde bile mekanik ve pnömatik abs sistemi kullanılmaya başlanmıştır. Sonraki yıllarda ise Alman silahlı kuvvetleri Abs sistemini kullanmıştır. Dünyadaki araç firmaların arasında büyük bir yeri bulunan Mercedes ve Bmw gibi isimler de bu sistemi sonradan kullanmaya başlamıştır. Bu markaların abs sistemi üzerine çalışmaları ve araçlarında uygulamaya başlamaları 1978 yılında gerçekleşmiştir. kaynak
  17. Türkiye’de araç muayenesini yapmaya yetkisi olan tek kuruluş TÜVTÜRK’ tür. Bu kuruluş ülke içindeki tüm araçların muayenesini yapmaktadır. Kuruluş, araç muayenesi işlemleri uluslar arası standartlara göre gerçekleştirir. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan araçların tamamı iki yılda bir araç muayenesi işlemlerini yaptırmak zorundadır. Bu zorunluluk devlet tarafından belirlenen kanunlar çerçevesinde belirlenmiştir. Bu yüzden muayene zamanı gelen her araç TÜVTÜRK istasyonlarında muayenelerini yaptırmaktadır. Trafikte muayene zamanı geçmiş ve gereken işlemlerini yaptırmamış olan araç sürücülerine trafik ekipleri tarafından cezai işlem uygulanır. Belirlenen süre içerinde araç sahipleri araçlarının muayenelerini yapmazlarsa araçları trafikten men edilir. TÜVTÜRK ülkenin tamamında şubeleri bulunan ve ülkedeki tüm araçlara hizmet veren bir kuruluştur. Araç muayenesi işlemlerini yaptırmak için belirli belgelerin edinilmesi gerekir. Bu belgelerden herhangi bir tanesinde eksik olması durumunda araçların muayene işlemleri yapılmaz. Trafikte bulunan araçların muayenelerini yaptırmaları için gerekli olan belgelerin başında araçların ruhsatı gelmektedir. Araç muayenesiişlemlerinin başlatılması için araçların vergi borcunun ve herhangi bir trafik borcunun olmaması gerekiyor. TÜVTÜRK istasyonlarına gelmeden önce aracın borcunun olmadığından emin olunması gerekiyor. Aksi halde işlemler başlatılmaz ve boşa vakit kaybedilmiş olur. Araç muayenesi için bulundurulması gerekli olan belgeler arasında egzoz gazı ölçüm muayene belgesi de bulundurmaktadır. Bunun yanında kimlik numaralarının bulunduğu kimlik belgesi ve gaz sızdırmazlık raporu da olması araç muayenesi işlemleri için gereklidir. Araç muayenesine gitmeden önce kişilerin araçları ile ilgili eksiklerini tamamlamaları gerekir. Muayeneye gelmeden önce olması gereken belgelerin toplanmasından ayrı olarak sürücülerin muayene için gerekli olan ekipmanlarının da hazır olması gerekir. Araç muayenesi için her araçta otomobil yangın türü, üçgen reflektör, stepne ve ilk yardım çantası gibi malzemelerin bulunması gerekir. Bu malzemelerden birisi eksik olduğunda muayene işlemleri gerçekleştirilmez. TÜVTÜRK muayene istasyonlarına gelmeden önce randevu alınması hem oradaki yoğunluğun azalmasını sağlayacak hem de kişilerin beklemeden işlemlerinin gerçekleştirilmesini sağlayacaktır. Bu yüzden muayeneye gitmeden öne internet üzerinden ya da telefon ile araç muayenesirandevusu alınmasında fayda vardır. Randevu alınmadan TÜVTÜRK istasyonlarına gidilirse uzun araçlardan oluşan kuyruklar beklenmek zorunda kalınabilir. İlk muayeneden sorunsuz bir şekilde geçemeyen araçların yeniden randevu almalarına gerek yoktur. Araçların eksiklerini giderdikten sonra yeniden muayeneye girebilirler. Araç muayenesi işlemlerinde TÜVTÜRK çalışanları her aracı ayrı ayrı kontrol ederek değerlendirir ve çalışmalarını gerçekleştirir. Muayene uzmanları araçlar hakkında gerekli olan kontrol ve işlemleri yaptıktan sonra dört farklı şekilde sonuç verebilirler. Bu sonuçlar aracın kusursuz olması, hafif kusurlu olması, ağır kusurlu olması ve emniyetsiz olması yönündedir. Aracın kusursuz olması araç muayenesi için gelen araçların hiçbir eksiğinin olmaması durumudur. Uzmanlar tarafından kusursuz olarak belirlenen araçların muayene raporlarına raporun geçerlilik süresi belirtilir, ayrıca araçların plakalarına da bu etiketlerden yapıştırılır. Araca muayene sonrasında hafif kusurlu raporu verilmiş ise araçta belirli kusurların bulunduğu ancak yeniden muayeneye gelmesine gerek olmadığı anlamı taşır. Bu eksikliklerin bir an önce giderilmesi gerekir. Aracın ağır kusurlu olması araçta tamir ettirilmesi gereken arızaların olduğunu gösterir. Aracın muayene raporuna geçici kusurlu raporu verilir ve yeniden muayeneye gelmesi gerekir. Ağır kusurlu olarak bulunan araçlara bir ay süre tanınır. Bu süre içerisinde araçlarında sorunlar bulunan araç sahiplerini bu sorunları ortadan kaldırarak yeniden araçlarını muayeneye sokmaları gerekir. Aracın emniyetsiz olması aracın trafiğe çıkabilecek nitelikte olmayacağını gösterir ve en yakın zabıta birimine haber verilir. Bu araçlara da bir ay süre verilir ve giderilmesi gereken arızalar onarıldıktan sonra yeniden muayene ettirilmesi gerekir. Araç muayenelerinden sorunsu bir şekilde geçmek için araçların sorun çıkarabilecek tüm arızalarının giderilmesi gerekmektedir. Araç sahiplerinin ve trafikteki diğer kişilerin güvenliği için en küçük ayrıntının bile önemli olması yapılan araç muayenelerinin ne kadar önemli olduğunun göstergesidir. Bu yüzden muayenelere gelmeden önce araçların tamamında oluşan hasar ya da arızaların giderilmesi gerekir. Ayrıca muayene esnasında olması gereken belgelerde herhangi bir eksiklik olmaması da gerekmektedir. Teknik ekipmanlarda da bir eksiklik olmamasın durumunda araçlar muayeneden sorunsuz bir şekilde geçmektedir. kaynak
  18. Trafikte bulunan araçlar arasında ikinci el araçların sayısı oldukça yüksek düzeydedir. Bu yüzden araç piyasasındaki ikinci el araçların önemi de oldukça büyüktür. Araç sürücüleri trafikte sürekli olarak küçükte olsa kaza riski ile karşı karşıyadır. Çünkü çok sayıda aracın bulunduğu ülkemizde ve dünyada olası bir kaza ihtimali vardır. Araçlar sadece trafikte seyrederken değil park halinde iken de çeşitli kazalara neden olurlar. Trafikteki arabaların herhangi bir şekilde kaza yapması durumunda araçlarda çeşitli hasarlar meydana gelir ve önem durumuna göre bir an önce tamir ettirilir. Araçların kaza yapması sonucunda oluşan hasarlardan bir tanesi de araçların ezilme ve içe çökmesidir. Bu tür hasarlar aracın görsel yapısını bozduğu gibi bazı durumlarda aracın sağlıklı bir şekilde çalışmasını da engelleyebilir. Bu gibi durumlarda araçlar servise gittiğinde yapılacak olan işlemlerden bir tanesi de araçların boyanmasıdır. Boyama işleminin yapılması için araçtaki ezik ve çöken yerlerin düzeltilmesi gerekir. Araç düzgün bir hale getirildikten sonra hasar gören bölge ya da aracın tamamı boyanmaktadır. Araçlar sadece kaza sonrası boya gerektirmez. Arabaların dış yüzeyinde çeşitli hava şartlarına bağlı olarak oluşan boya dökülmeleri ve çizik gibi durumlarda da araçlarda boyama işlemi yapılmaktadır. Arabanın boyatılması önemli bir konudur bu yüzden güvenilir ve işinde uzman olan kişiler tarafından boyama işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerekir. Arabanın boyatılması için uygun olan zaman belirlenmelidir. Kış mevsimlerinde araca atılan astar hemen kurumayacağı için birçok usta tarafından zorunlu olmadığı sürece tavsiye edilmez. Bu yüzden araçların boyanması için uygun olan en iyi zaman yaz aylarıdır. Hasar gören araçların boyanması araçlara herhangi bir zarar vermez ancak araç piyasasında aracın satılmasını zorlaştırabilir. Herhangi bir nedenden dolayı arabanın boyatılması işlemi gerçekleştirilmesi kısa sürede bir sorun oluşturmaz ancak araçların ileriki zamanlarda satılması gerekirse ya da araç sahipleri tarafından satılmak istenirse bazı sorunlara ve zorluklara neden oluşturur. İkinci el araç piyasasında kişilerin araba almadan önce kontrol ettikleri ve önemsedikleri konulardan bir tanesi de araçların daha önce boya yapılmamış olmalarıdır. Birçok kişi alacağı araçlarda herhangi bir boya işleminin olmasını istemez. Araba genel olarak beğenildiyse parça halindeki boyalar çok önemsenmez ve genellikle satın alınırlar. Arabanın boyatılması işlemi gerçekleştirildi ise araçlarda muhtemelen bir kaza söz konusudur ve kişilerin tercihleri bu yüzden boyalı olmayan araçlardan yana olmaktadır. Ufak tefek boyalar bile araç almak isteyen kişilerin düşüncelerini etkilerken araçların tamamen boyatılması kişilerin büyük endişe duymasına neden olur. Türkiye’de araç piyasasında kişilerin aklına yerleşmiş doğru ya da yanlış bir düşünce bulunur. İnsanlar tamamen boyatılmış araçların büyük bir kazaya karıştığını düşünürler. Özellikle araçların takla attığı ve oldukça büyük hasar gördüğü düşünülür. Bu düşünce çoğu zaman gerçek olsa da keyfi olarak araçlarını boyayan ve daha sonra araçlarını satmak isteyen kişilerin de büyük sıkıntılar çekmesine neden olmaktadır. Ülkemizde tamamen arabanın boyatılması ile ilgili böyle bir kanı oluşturulması araçların değerlerinin düşmesine de neden olmaktadır. İkinci el piyasasında arabanın boyatılması genellikle aracı beğenen ve almak isteyen kişilerin fikirlerinin değişmesine neden olur. Arabanın her yerinin tamamen boyatılması araçların değerlerinde de büyük kayıplar oluşturur. Belirtilen nedenlerden dolayı arabanın boyatılması araçların normal değerlerinden daha düşük fiyatlara satılmasına neden olur. Bu durum araçları almak isteyen kişiler için de büyük bir koz olarak kullanılır. Aracı almaya karar veren kişiler arabanın boyatılması konusunda aracın tamamen boyatıldığını öğrendikleri zaman aracını satan kişi ile daha rahat pazarlık yaparlar. Arabanın boyatılması sırasında her yer işlem görmese de kişiler bu şekilde değerlendirir ve satılan araçlar normal değerinden daha düşük fiyatlara satılır. Bu yüzden araçlarda mecbur kalınmadıkça tamamen boya işleminin yapılmaması gerekir. Diğer ülkelerde bu durumda kişiler daha farklı düşüncelere sahip olsa da Türkiye’de arabanın tamamen boyatılması değerinin düşmesine neden olur. Araçlarda çeşitli sebeplerden dolayı uygulanan parça boyalar aracın modeline ve kullanıldığı süreye göre normal olarak değerlendirilebilir. Bu durum araçların değerini de fazla etkilemez. Ancak aracın tamamen boyatılması araçların değerlerinin kaybolmasına neden olur. Arabanın boyatılması konusunda insanların olumsuz yönde düşündüğü durumlardan bir tanesi de aracın tavan kısmının boyatılmasıdır. Aracın tamamen boyatılmasından ayrı olarak tavan kısmına boya işleminin uygulanması insanlar tarafından büyük bir kaza geçirilmiş düşüncesini ortaya çıkartır. Normal şartlarda araçların tavanları herhangi bir zarar görmediği için boyaları da zarar görmez. Tavanlarında boya bulunan araçların kazaya karıştığı ve takla attığı düşünülür ve bu yüzden araçların değerlerinin düşük olması gerektiği düşünür. Bu durum gerçekten de böyledir. Yani tavanı boyanmış olan aracın da değeri diğer araçlara göre etkili bir oranda düşüktür. Çeşitli sebeplerden dolayı arabanın boyatılması işlemlerinin yapılması gerekiyorsa normal boyamalardan daha farklı uygulamalar tercih edilebilir. Arabanın boyatılması konusunda standart boya kullanılması araçların değerinin düşmesine neden olacağı için plasti dip ve folyo kaplama gibi yeni nesil boya sistemleri kullanılabilir. Bu boya sistemlerinden iki de istenildiği gibi çıkartılmaktadır. Araçlara uygulanan plasti dip ve folyo uygulamaları araçların değerlerinde herhangi bir sorun çıkarmaz. Son yıllarda arabanın boyatılması işlemlerinde kullanılan bu yöntemler ile araçların değerleri hem düşmez hem de maliyet olarak da gayet uygun fiyatlı gerçekleşir. Araç sahipleri plasti dip ve folyo uygulaması ile yaptıkları boyaları istedikleri zaman kolayca çıkarmaktadırlar. Bu iki uygulama ile yapılan boyalarda araç sahiplerine birçok renk seçeneği sunulur. Ayrıca istenilen renkler karıştırılarak da araçlara boyalar uygulanabilir. Bu durum araç sahiplerinin araçlarını satarken de sorun yaşamalarını engeller. Herhangi bir küçük kazadan dolayı aracın büyük bir kısmında arabanın boyatılmasıişlemi gerçekleştirilecekse bu yöntemlerin kullanılması daha iyi olur. Plasti dip ve folyo uygulamaları ile boyana araçların değerlerinde de bir kayıp söz konusu olmaz. Türkiye’de arabanın boyatılması konusu oldukça önemlidir. Özellikle ikinci el piyasasında bu durum daha da ön plana çıkmaktadır. Örneğin aracını satmak isteyen bir kişi aracını satmadan önce arabasının birçok yerindeki çiziklerin ve kalkmış boyaların düzeltilmesi için boya yaptırabilir ve aracını yepyeni yapabilir. Öte yandan farklı bir aracın birkaç yerinde çizik ve paslanma olduğunu düşünelim ve arabanın boyatılması konusunda bilgisi olan bir kişinin bu araca hiç bir boya müdahalesi yapmadan satmak istediğini düşünelim. Türkiye’deki araç piyasası düşünüldüğünde boyalı aracın müşterisi eski ve yıpranmış aracın müşterisine göre daha az sayıda olur. Çünkü eski de olsa boyanın orijinal olması araç alacak olan kişilerin o aracı tercih etmesini sağlar. Öte yandan boyanmış aracın müşterisi az olur, çünkü insanlar birçok yeri boyanan ya da tamamen boyanan araçların kazaya karıştıklarını düşünür. Aslında gerçekten böyle bir durum söz konusu olmayabilir. Ancak arabanın büyük oranda boyatılmış olması araç almak isteyen kişilerin böyle düşünmelerine neden olur. Her aracın bir alıcısı vardır elbette ama büyük oranda boyanmış araçların Türkiye’de ki değerleri düşüktür. kaynak
  19. Araçlarda meydana gelen arızalardan bir tanesi de araçta yatak sarması arızasıdır. Bu arıza aracın motoru ile ilgili olduğu için ciddi problemler arasında yer alır ve zaman kaybedilmeden müdahale edilmesi gerekir. Hatta araçta böyle bir arıza meydana geldiğinde aracın servise çekici ile götürülmesinde fayda vardır. Çünkü yatak sarmış bir araç normal bir şekilde seyrine devam ederse ileride motorda daha büyük arızaların oluşmasına neden olabilir. Bu arıza motordaki ısınmanın aşırı yükselmesi sonucu ortaya çıkar. Araçta bulunan yağ ve soğutma suyunun az olması yatak sarma arızasının en büyük etkenleridir. Araç motoru yağsız kalırsa ya da yağ pompası herhangi bir arızadan dolayı yağlama görevini yerine getiremezse araçta yatak sarması arızası ortaya çıkar. Motordaki yatakların yağsız kalması sürtünmeye neden olur. Sürtünme ile birlikte krank mili, yataklar ve piston kolu bağlantısı zarar görür. Bu parçalar yağsız kaldığında kısa bir süre içerisinde dönemez hale gelir ve sonunda sıkışırlar. Bu yüzden araçlarda yatak sarması arızası meydan geldiğinde araç olduğu yerde bırakılmalı ve çekici yardımı ile tamir ettirilecek yere götürülmelidir. Seyir halinde iken aracın yatak sarması nasıl anlaşılır sorusunun farklı belirtileri bulunur. Belirtilerden bir ya da birkaç tanesi fark edilir ve araç anında durdurulursa daha az masraflarla araç tamir ettirilebilir. Aracın yatak sarmaya başlamasının ilk belirtisi aracın yağ lambasının yanmasıdır. Motor yatak sarmaya başlaması yağın eksilmesinden ya da bitmesinden kaynaklanacağı için direkt olarak aracın yağ göstergesi yanar. Aracın motor sesinin normalden farklı bir ses çıkarması da yatak sarması problemini işaret edebilir. Yatak saran araçta meydana gelen belirtiler arasında motordan duman çıkması da eklenebilir. Bu belirtilerden herhangi bir tanesi meydana geldiğinde vakit kaybetmeden araç durdurulmalı ve motor çalışmadan ilgili servislere götürülmelidir. Zaten bu belirtiler dikkate alınmaz ve araç sürülmeye devam edilirse motor tamamen durur. Araçta yatak sarması maliyetli bir işlemdir. Bu yüzden servislerin yüksek tutarlarda hesap çıkarmaları çok doğaldır. Ancak yatak sarması arızası ne kadar erken fark edilir ve müdahale edilirse masraflarda aynı oranda düşmektedir. kaynak
  20. Araçların sağlıklı ve verimli bir şekilde çalışması için gerekli olan parçalardan bir tanesi de hava filtreleridir. Hava filtreleri araçlarda bulunan motorun hava emisyon yolunda bulunan bir parçadır. Dışarıdan gelen hava filtreler sayesinde filtreler sayesinde temizlenerek motorun yanma işleminin gerçekleştiği kısma geçer. Araçlardaki hava filtrelerinin sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için dışarıdan gelen zararlı maddelerin temizlenmesi gerekir. Spor hava filtresi fikrinin ortaya çıkması bu amaçla geliştirilmiş ve üretilmeye başlamıştır. Normal hava filtreleri sadece kâğıt kullanılarak üretilirken spor hava filtresi iki malzeme kullanılarak üretilmektedir. Bunlar sünger ile üretilen spor hava filtreleri ve yağlı pamuk-tel karışımı ile üretilen spor hava filtreleridir. Sünger hava filtreleri geçirgenlik konusunda daha başarılıdır ve bu yüzden araçların daha iyi performans ile seyretmesini sağlar, ancak toz geçirme ihtimali de biraz daha fazladır. Diğer spor hava filtreleri ise içlerinde yağ bulundurduğu için tozu daha iyi tutarlar. Spor filtrelerin araçlara monte edilmesi için iki farklı yol bulunuyor. Kutu içi şeklinde monte edilen spor hava filtreleri araçların normal filtrelerinin takıldığı yere takılırlar. Bu şekilde yapılan montaj filtrelerin geçirgenliğini arttırmaktadır. Açık filtreler de emme manifolduna takılmaktadır. Araçlara takılan spor hava filtrelerinin belirli aralıklarla temizlenmesi gerekir. Hava filtreleri takıldıkları yerlerden kolayca çıkarılarak temizlenebilir. Spor hava filtreleri araçların motorlarında belirli bir oranda güç sağlamaktadır. Araçlarına modifiye yaptırmayı düşünen kişilerin araçlarında kullanmak istedikleri ilk parçalardan bir tanesi de performans filtresi olmaktadır. Performans filtreleri taktıldıktan sonra araçlardaki ses de değişmektedir. Araçlara sportif bir ses katan performans filtreleri orijinalinden daha ilgi çekici sesler çıkartır. Modifiye seven kişilerin performans filtrelerini taktırmalarının sebeplerinden bir tanesi de sesidir. Hem ses hem de performans açısından modifiye yapmak isteyen kişiler tarafından performans filtreleri taktırılmaktadır. Performans filtreleri düşük viteslerde kendini çok belli etmez ancak yüksek viteslerde kendisini hissettirecek şekilde performansı arttırmaktadır. Tabi ki bunun için aracın diğer parçalarının da modifiye edilmesi gerekir. Modifiye edilmeden sadece performans filtresinin takılması aksine performans düşüklüğüne de neden olur. Araçlara sadece performans filtresi takmak tek başına bir şey ifade etmez. Ancak performans filtresi ile birlikte aracın performansını arttıracak diğer modifiye aksanları takılırsa o zaman performansta bir artış söz konusu olur. kaynak
  21. Trafikte bulunan araçların büyük bir çoğunluğu yakıt tipi olarak LPG kullanmaktadırlar. Araçlara LPG taktırılmak istendiğinde araç sürücülerinin karşısına iki seçenek çıkmaktadır. Bu seçeneklerden bir tanesi simit tüp diğeri ise silindir tüptür. Her iki model tüpünde birlerine göre bazı avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Bu yüzden tüp taktırmadan önce iyi düşünmeli ve ihtiyaca ve araca uygun olan model tercih edilmelidir. Simit şeklinde olan LPG tüpleri araçların bagaj kısmında bulunan stepnenin konulduğu kısma yerleştirilir. Bu durumun olumlu yönü de vardır olumsuz yönü de. Simit tüpün stepnenin yerine takılması özellikle bagajı küçük olan araçlarda avantajdır. Çünkü bagajda ayrı bir yer kaplamadığı için araçların bagajlarında herhangi bir yer kaplamaz ve bagaj istenildiği gibi kullanılabilir. Ancak simit şeklindeki tüpler stepnenin ve diğer aparatların koyulduğu yere monte edildiği için bu malzemeler yerinden çıkartılır. Şehir içinde bu durum çok büyük sorun çıkarmaz ancak uzun yollarda stepnenin olmaması büyük problemlere yol açabilir. Eğer bu malzemeler araç sürücüleri tarafından illaki taşınmak isteniyorsa bagajın içine bir yere koyulabilir. Bu durumda bagajda belirli bir alanın kapatılmasına neden olur. Simit tüptakılı araçlardaki sıkıntılardan bir tanesi de arkadan çarpma ile gerçekleşen kazalarda tüpün aracın arka kısma yakın olmasından dolayı oluşabilecek sorunlar gelmektedir. Silindir tüp bagajda arka koltuğun hemen bittiği yere monte edilir. Silindir tüpün en büyük dezavantajı bagajda büyük bir yer kaplamasıdır. Özellikle bagajları küçük olan araçlarda silindir tüp takıldıktan sonra bagajda yok denecek kadar az alan kalmaktadır. Ayrıca tüpün arka koltuğa bitişik olarak takılması koltuğun yatırılma ihtimalini de sıfıra indirmektedir. Silindir tüp simit tüpe göre aracın arka kısmı değerlendirildiğinde daha ileride olduğu için kaza anında daha güvenilirdir. Silindir tüp bagajda stepnenin yerinde olmadığı için hem tüp hem stepne rahatlıkla kullanılabilir. Silindir şeklindeki tüpler simit tüplere göre daha büyük olduğu için daha fazla gaz alırlar. Bu durum araç sürücülerinin daha az benzin istasyonlarına gitmelerini sağlar. İki tüp şekli arasında karar vermeden önce kişilerin ihtiyaçlarını ve isteklerini belirlemeleri gerekmektedir. Daha büyük kapasite ve stepnenin kullanılması gibi ihtiyaçlar varsa silindir tüp tercih etmek daha iyi olur. Arka koltukların yatırılabilme durumu ve bagajda daha geniş bir kullanım alanı isteniyorsa da tüp seçiminin simit şeklinde olan modellerden yana olmasında fayda vardır. Takılan LPG tüplerinde güven anlamında genellikle herhangi bir sorun ile karşılanmamaktadır. Her ne kadar silindir tüplerin bagajın iç kısmında olmasından dolayı daha güvenilir olduğu konuşulsa da her iki model de oldukça sağlam ve dayanıklıdır. kaynak
  22. Araçlarda belirli aralıkla kontrol edilmesi gereken konulardan bir tanesi de lastiklerin havalarıdır. Lastik hava basıncıaraçlardaki lastiklerin ömürlerini ve yakıtı etkileyen faktörlerden bir tanesidir. Lastik havalarının kontrol edilmesi sürüşlerin güvenliği açısından da önemlidir. Düşük ya da fazla havaya sahip olan lastikler araçların sağlıklı bir şekilde sürülmesini ve kontrol edilmesini engeller. Her lastiğe göre ayrı olarak belirlenen lastik hava basıncının olmaması araçların çeşitli kazalara yol açmasına neden olabilir. Ayrıca lastiklerin hava basınçları araçlardaki yakıt tüketimini de etkiler. Düşük havası olan lastikler ile araç sürmek aracın daha fazla yakıt tüketmesine neden olur. Bu yüzden tüm araç sürücülerinin araçlarındaki lastiklerin havalarını belirli aralıkla kontrol etmeleri ve gerekli olan hava basıncını ayarlamaları gerekmektedir. Lastiklerin havalarının kontrol edilmesi için lastiğin soğuk olması gerekir. Lastikler sıcakken basınç farklı ölçülür ve bu sebeple doğru sonuç vermez. Aracın belirli bir yerde durması sağlanılarak lastiklerin soğuması beklenmelidir. Lastik hava basıncı konusunda yapılacak olan ilk işlem lastiklerin değerlerinin bilinmesidir. Lastiklerin üretici firma tarafından belirlenen standart değerleri aracın kullanma kılavuzunda belirtilir. Eğer kılavuz yoksa lastiğinizin boyutuna göre benzin istasyonlarında bulunan basınç tablosuna bakılabilir. Lastiklerde olması gereken değer kadar istasyonlarda bulunan hava basma cihazları ile gereken havayı basabilirsiniz. Bunun için ekstra olarak bir işlem yapılmasına gerek yoktur. Benzin istasyonlarındaki hava basmaya yarayan cihazlara araçların lastiklerinde olması gereken değeri girerek hava hortumunun ucunun lastikteki hava girişine takılması yeterlidir. Bu esnada hava basan cihazdan bir ses çıkar ve basınç değeri eşitlendiğinde farklı bir uyarı verir. Uyarının duyulması işlemin tamamlandığı anlamına gelir. Araçlarda her zamankinden fazla bir yük taşınması gerekiyorsa ya da araçla uzun yola çıkılacaksa lastiklerin basınçlarını ayarlarken basınç değeri bir iki PSI daha fazla ayarlanabilir. Bu gibi durumlarda normal basınç değerinin üstüne çıkılabilir, lastiklere ya da sürüşe bir engel yaratmaz. Lastik hava basıncı değerlerini bilmeyen araç sürücüleri internetten faydalanarak lastiklerinin hava basınç değerlerini öğrenebilirler. kaynak
  23. ASR nedir sorusuna cevap vermeden önce TCS sisteminin de bu sistem ile aynı anlamı ifade ettiğini belirtelim. Otomotiv sektöründe iki isim ile birlikte anılır. Fakat bu sistemlerin amaçları aynıdır. ASR sisteminin amacı aracın patinaj çekmesini engellemektir. Bu sistemin olması için araçlarda ABS sisteminin de bulunması gerekmektedir. Çünkü ASR diğer sistemlerde olduğu gibi ABS sisteminin kullandığı parçaları kullanmaktadır. Yani bu iki sistem birbiri ile beraber çalışmaktadır. ASR tanıtımı ise araçların patinaja giren tekerleklerine fren uygulayarak tekerlerin patinaj çekmelerini engellemektedir. ASR gelişimi son yıllarda büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Eskiden araçlarda sadece ABS gibi sistemler bulunurken içinde bulunduğumuz yıllarda artık çoğu araç üreticileri araçlarını üretirken ASR sistemi ile üretmektedirler. Özellikle modelleri arabaların çoğunda bu sistemler mevuttur. ASR sistemi araç şoförlerine birçok avantajlar sağlar. Virajlı yollarda aracın sağa ve sola savrulmasını engeller. Tüm zemin türlerinde patinaj yapmadan rahatlıkla kalkış yapılmasını sağlar. Sürücülerin güven içinde araçlarını kullanmalarına destek sağlar. Patinajı önlediği için lastiklerin kullanım ömrü de uzar. Debriyaj balatası, şanzıman ve aks gibi aktarma organlarının ömrü de ASR sistemi sayesinde uzamaktadır. ASR Nasıl Çalışır? ASL sisteminin yani, anti patinaj sisteminin çalışabilmesi için bazı parçalara ihtiyacı bulunmaktadır. Teker hız algılayıcıları tekerlerin üzerinde bulunur ve tekerlerin dönüş hızlarını hesaplar. Teker hız algılayıcıları sayesinde tekerlerin dönüş hızı algılanır. ASR sisteminin çalışması için olması gereken parçalardır. Çünkü ASR sisteminin çalışması için tekerlerin hızının algılanması ve hangi tekerin patinaj yaptığının bilinmesi gerekiyor. ABS hidroliği ise tekerlere giden fren basıncını birbirinden ayrı olarak kontrol eder. ASR sistemi teker hız algılayıcılar ile tespit edilen tekere uygulanacak freni ABS hidroliği ile gerçekleştirir. ASR sisteminin çalışması için en önemli parçalardan bir tanesi de elektronik kontrol ünitesidir. Elektrik kontrol ünitesi, ateşleme düzeni, yakıt enjektörü, gaz pedal sensoru ve yakıt kısma valfı ile motorun gücünü kontrol eder ve tekerleklerin hızını azaltır. Yavaşlayan tekerler patinaj yapmadan düzgün bir şekilde kalkış yapılmasını sağlamaktadır. kaynak
  24. Günümüzde otomobil teknolojileri çok gelişmiştir ve birçok otomobil firması tarafından her sene sayısız otomobil üretimi gerçekleştirilmektedir. Otomobil artık bir lüks değil, ihtiyaç haline gelmiştir, öyle ki; Türkiye de ortalama her aileye bir araç düşmektedir. Ancak döviz kurlarında yükselmeler, ekonomik bazı faktörler ve çeşitli vergilerden ötürü otomobil fiyatları pahalı olabilmektedir. Bu durum özellikle sıfır araçlarda geçerlidir. Fiyatların aşırı pahalı olması araç satın alacak kişileri ikinci ele yöneltmektedir. Ülkemizde ikinci el araç alım satım işlemleri her sene artmaktadır; ancak ikinci el alırken de sürücülerin kafasında çeşitli soru işaretleri olabilmektedir. Bir çoğu alacağı ikinci elin sıfır gibi olmayacağından endişelenmektedir. Çoğu zaman iyi seçilmiş bir ikinci el araç sıfır araçla aynı performansı vermektedir. Böylece daha az ücretler ödeyerek aynı kalitede bir araca sahip olunabilir. İkinci el alacak bireylerin sordukları diğer soru ise “ikinci el dizel araç alınır mı?” olmaktadır. Sıfır araçlarda yüksek performansları, yüksek verimleri ve uygun sürüş maliyetleri sayesinde belirli bir kilometrenin üzerinde kullanacaklara dizel araç tavsiye edilmektedir. Örneğin benzinli bir araçla bir uzun yol maliyetiniz 500 TL olabilirken, aynı aracın dizel modeliyle 200 TL olabilmektedir. Bu yüzden dizel motorlu araçlar çok tercih edilen araçlardandır; ancak konu ikinci ele gelince birçok sürücü adayı dizel araç almaktan çekinmektedir. İkinci El Dizel Araçlar Konusunda Genel Algı Nedir? Bugün gidip çevrenizdekilere “Şu markanın şu modelinin ikinci el dizelini buldum, sizce nasıldır? Alınır mı?” sorusunu yöneltecek olursanız; birçok kişiden “İkinci el dizel araç alınmaz. Sorun yaşarsın” cevabını alacaksınızdır. Ancak çoğu kişi neden alınmaması gerektiği konusunda kapsamlı bir açıklama yapamamaktadır. Genel anlamda böyle bir algı oluşmuştur ve bu durum doğru değildir. Elbette ki ikinci el dizel araçlar alınırken dikkatli olmak, ince eleyip sık dokumak ve seçimi iyi yapmak gerekmektedir; ancak bu ve aşağıda tavsiyede bulunulacak olan faktörler dikkate alındığında ikinci el dizel araç almakta hiçbir sakınca yoktur. Elbette ki dizel motorların bakımları, onarımları, çeşitli durumlardaki maliyetleri benzinlilere göre daha fazla olmaktadır ve bu yüzden en az maliyeti çıkartacak seçeneğin seçilmesi daha sağlıklı olacaktır. İkinci el dizel araçlarda, benzinlilere ek olarak aracın nasıl kullanıldığı da büyük önem taşımaktadır (tabi ki benzinli araçların da ne şekilde kullanıldığı, bakımlarının düzenli olarak yapılıp yapılmadığı gibi faktörler önemlidir; ancak dizel araçların benzinlilere göre daha hassas olduklarını unutmamak gerekir). Bir önceki sahibi veya sahiplerinin araca olan ilgileri, aracın periyodik bakımlarını düzgün şekilde yaptırıp yaptırmadıkları, araçta kullandıkları motor yağı, aracı doğru devirde kullanıp kullanmadıkları gibi faktörler büyük önem taşımaktadır. Aşağıda bu konulara ayrıntılı olarak değinilecek ve dizel araç alacak / satacak kişilerin kafalarındaki soru işaretleri ortadan kaldırılmaya çalışılacaktır. Aracın Kaç Kilometrede Olduğu Ne kadar Önemlidir? İkinci el araç alacak kişilerin kafalarındaki ilk soru “Araç kaç kilometrede?” olmaktadır. Günümüzde birçok ikinci el araç alım / satım firması veya internet sitesi mevcuttur. Bu sitelerde çeşitli arama özellikleri bulunmaktadır. İkinci el araç alımı için sitelere giriş yapan kullanıcıların ilk kriterleri genellikle kilometre olmaktadır. Kafalarında belirli bir limit oluşturmakta ve bu limite göre arama yapmaktadırlar. Bu durum elbette ki önemlidir. Özellikle aracını belirli bir süre kullandıktan sonra satma planı olan sürücüler, bir sonraki müşteriler de kilometreye dikkat edeceğinden düşük kilometreli araçlara yönelmektedir. Elbette ikinci el araçlarda kilometre değeri önemlidir. Araç ne kadar az kullanılmış ise, bazı noktalarında sorun çıkarma olasılığı o kadar az olmaktadır; ancak kilometreden daha önemlisi aracın ne şekilde kullanıldığıdır. Örnek vermek gerekirse, günümüzce birçok birey tarafından kullanılan taksilerin en azı 200-250 bin kilometrededir. Bir taksi sürücüsünün her 30000 kilometrede araç değiştirmesi pek olası değildir. Aldıkları taksilerin maliyetlerini çıkartmaları için o taksiler ile uzun yollar yapmaları gerekmektedir. Bu kadar yüksek kilometrelere sahip taksilerin birçoğu sorunsuz bir şekilde trafikte kullanılmaya devam etmektedir. Bu durum, ikinci el araçlarda (özellikle dizel araçlarda) kilometrenin önemli olduğunu; ancak dikkat edilmesi gereken ilk faktörün diğer noktalar olduğunu göstermektedir. 30000 km’de motor ömrünü tüketmiş dizel araçlar bulunmakla birlikte, 200000 km’de hala iyi seviyelerde çalışan dizeller de bulunmaktadır. Alınacak Aracın Kullanımı Çok Önemlidir İkinci el araçların çoğunda, özellikle yeni nesil dizellerde turbo motor kullanılmaktadır. Dizel turbo sistemlerinde egzozdan çıkan yanmamış gazın yeniden silindirlere gönderilerek burada yeniden kullanılması sağlanmaktadır. Bu durum da daha ekonomik kullanım ve daha iyi bir performans sağlamaktadır; ancak turbo motorlarda dikkat edilmesi gereken bazı durumlar bulunmaktadır. Örneğin dizellerde aracın çalıştırılmadan önce bir süre rölantide bekletilmesi (ısınma amaçlı) gerekmektedir. Diğer araçlarda bu ısınma işleminin yolda, sürüş sırasında gerçekleştirilmesi önerilmektedir. Yine turbo araçlarda stop işleminin rölantide bir müddet çalıştırıldıktan sonra gerçekleştirilmesi daha sağlıklı olacaktır. Turbo dizellerde bir diğer önemli adım ise aracın kullanım devri olmaktadır. Benzinli araçlarda çoğu zaman kullanım devri yalnızca yakıtı etkileyecektir (çok uç noktalar haricinde), aracın sabit devirlerde kullanılması, aynı viteste ve aynı devirde gidilmesi, yüksek devirde kullanılması gibi faktörler motor ömrünü dizel motorlar kadar etkilememektedir. Ancak dizel motorlarda aracın kullanım devrinin düzenli olarak belirli devir aralıklarında olması motor ömrünü uzatıcı faktörler arasındadır. Bu devir aralığı bir çok turbo dizel için 1700-3500 aralığındadır. Bu durum da aracı kullanan kişiye bağlı olarak değişmektedir. Özellikle şehir içindeki kullanımlarda devir aralığının istenilen seviyelerde tutulmasına yönelik, uygun şekilde vites değiştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Ne yazık ki ülkemizin genelinde bu faktörler çok fazla dikkate alınmamaktadır. Dizel araçlar çoğu zaman benzinli araçlar gibi kullanılmakta, bu durumlar da motor ömrü açısından sorunlara yol açmaktadır. Araçta Kullanılan Yakıt Kalitesi Büyük Önem Taşımaktadır Bütün araçlarda olduğu gibi, dizel motorlu araçlarda da aracın ömrünün en uzun sürelere taşınmasındaki en önemli faktörlerden birisi yakıt kalitesidir. Dizel araçlarda kullanılan yakıtın kalitesine bağlı olarak motor ömründe değişiklikler görünebilmektedir. Dizel araç sahiplerinin doğru yakıt türünü seçmeleri, hem motor ömürlerini uzatıp performanslarını arttıracak ve iyi bir kullanım sunacak, hem de aracın satılması durumunda kolaylık sağlayacaktır. Ne yazık ki günümüzde birçok araç sürücüsü araçlarına gereken özeni göstermemektedir. Anlık olarak 1-2 kuruş yakıt tasarrufu sağlayan yakıtları tercih etmektedirler. Yakıt maliyeti önemlidir; ancak bu maliyet ileride ciddi motor hasarlarına yol açacak ve kazanca göre daha yüksek miktarda bir maliyet oluşturacaksa, tercih edilmemesi gerekmektedir. Kaliteli yakıt kullanımı her araçta önemlidir; ancak daha hassas olan ve onarımı daha maliyetli olan dizel motorlu araçlarda bu konuda daha dikkatli olunması gerekmektedir. Mecbur kalınmadıkça yakıt değişimi yapılmaması (tavsiye edilen yakıtın kullanılması) ve kaliteli yakıt kullanılması gerekmektedir. Aracın Periyodik Bakımları Kilit Önem Taşımaktadır Yukarıda çok yüksek kilometrelerdeki araçların hala ilk günkü gibi yüksek performansta çalıştıklarından; ancak bazı durumlarda çok düşük kilometrelerdeki araçların istenilen performansı vermediklerinden ve ileride ciddi sorunlar çıkardıklarından bahsettik. Bunu etkileyen faktörlerden bazıları, yine yukarıda da bahsedildiği gibi kullanım şekli, yakıt kalitesi vb. olarak açıklanabilir; ancak belki de en önemlisi aracın periyodik bakımlarının düzenli olarak yapılmasıdır. Dizel araçlarda her 10-15 bin kilometrede bir periyodik olarak bakımların gerçekleştirilmesi araç sağlığı açısından büyük önem arz etmektedir. Aracın bakım – onarım işlemleri ne kadar zamanında ve kaliteli olarak gerçekleştirilirse, aracın performansı ve ömrü o kadar yüksek olacaktır. Bu bakımların profesyonel kişilerce (yetkili servis vb.) yapılması da büyük önem arz etmektedir. Birçok kullanıcı araç bakımında yalnızca yüzeysel konuları dikkate almaktadır. Yapılmış olması için yapılan bakım ile gerçekten ilgilenilip yapılan bakım arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bu yüzden araç bakımlarının alanlarında bilgili ve araç sağlığını önemseyen kişilerce yapılması, bakım işlemleri esnasında mümkün olduğunca maliyetten kaçılmaması büyük önem arz etmektedir. Özellikle ikinci el dizel araç alınacağı zaman dikkat edilmesi gereken ilk nokta aracın geçmişi olmalıdır. Aracın periyodik bakımları aksatıldıysa çok düşük kilometrelerde dahi olsa motorda veya diğer noktalarda sorun çıkması olasıdır. Bu durum o anda görülmese bile ileride sorun oluşabilmektedir. Örneğin henüz 40000 kilometrede olan; ancak gerekli özen gösterilmeyen, bakımları tam olarak yapılmayan araçları tercih etmek yerine daha yüksek kilometrelerde; ancak bakımları düzenli olarak gerçekleştirilmiş, kullanımına özen gösterilmiş araçları tercih etmek daha sağlıklı olacaktır. Araç Alınırken Kontrollerin En iyi Şekilde Yapılması Gerekmektedir Yukarıda belirtilen etmenler dikkate alındığında ikinci el dizel araç alım / satımında herhangi bir sorun yaşanmayacaktır. Alım işlemleri öncesinde de bu kontrollerin yetkili ve alanlarında bilgili kişiler tarafından yapılması büyük önem arz etmektedir. Herhangi bir sanayide, alım kriterlerini benzinli araçlar gibi düşünen ve ona göre kıyaslama yapan kişiler tarafından yapılan kontroller çoğu zaman sağlıklı olmayacaktır. Bu kontrollerin mümkünse uzun yıllardır bu alanda faaliyet gösteren yetkili servisler tarafından, değilse de bu alanda uzmanlaşmış kişiler tarafından itinayla gerçekleştirilmesi doğru olacaktır. kaynak
  25. Araçlarda vites değişimi konforlu bir sürüş için en önemli unsurdur. Kullanıcılar gerektiği oranda vites değişimi sayesinde araçları sarsmadan konforlu bir sürüş ortamı sağlayabilirler. Ancak belirli dönemlerde viteslerde problemler meydana gelmeye başlayabilir. Bu problemler vitesin zor değiştirilmesi, vitesin geçmemesi ya da vitesin değiştirilmesi esnasında aracın ses çıkarması gibi problemler olabilir. Bu problemlerde kullanıcıların yapabilecekleri çok fazla bir çözüm bulunmaz. Genellikle bu durumlarda araçların servise götürülmesi ve aracın onarıma alınması gereklidir. Ancak servise götürülmeden önce vitesin geçmemesidurumunun hangi sebeple kaynaklandığını bilmekte de fayda vardır. Araçların vitesinde yer alan problemler genel olarak yeni ve eski araçlarda farklı şekillerde incelenmektedir. Yeni model ve düşük kilometreli araçlarda mekanik aksamda genellikle bir sorun oluşmayacağından araçlarda daha farklı kullanıcı problemleri ilk akla gelen sorunlardır. Vites geçmemesi problemi yeni araçlarda genellikle araçta kullanılan paspas sebebiyle olabilir. Eğer yeni bir paspas aldıysanız, bu paspas debriyajın alt kısmında bir birikim gösterebilir. Bu da debriyaja tam basılmamasına ve doğal olarak vites geçişlerinde sorun olmasına sebep olur. Bu durumda paspasın o kısmı kesilebilir ya da yeni bir paspas alınabilir. Ancak aracın yalnızca belirli viteslere geçişinde bir problem varsa bu mekanik bir sorun olduğunun göstergesidir. Eski model ve yüksek kilometreli araçlarda genellikle sorunlar bu mekanik problemlerdir. Araçta yaşanan vitesin geçmemesi durumu, vites kutusunda yer alan problemlerden kaynaklanabilir. Vites kutusunun içerisinde yer alan bölmelerde bir problemler olabilir. Genellikle araçlarda belirli bir vitese geçişte problem varsa bu o bölmedeki bir sorunu gösterir. Bölmenin sert geçişlerin birisinde kırılması, ya da aşınan parçaların bölmelere dolması vites geçişlerinde problem yaşanmasına sebep olur. Genellikle 1. vitese ya da diğer viteslere geçişin yapılamamasının ana sebebi budur. Bunun yanı sıra aracın debriyajında bir problem olabilir. Debriyaj balatasında yaşanan problemler de aracın vites geçişlerini doğrudan etkilemektedir. Bu durumda da araçta vitesin geçmemesi durumu ortaya çıkabilir. Vitesin Zor Geçmesi Bazı durumlarda vitesin geçmeme problemi yaşanmaz ancak zor geçme durumu ortaya çıkabilir. Vitesin geçmesinde bir sorun yoksa ya da araç vites geçişlerinde anormal bir ses çıkarmıyorsa ve yalnızca vites geçişleri zorsa bunun birkaç sebebi olabilir. İlk olarak vites geçişlerinde yaşanan sorunun hangi mevsimlerde yaşandığı önemlidir. Çünkü bu sorun genellikle soğuk sebebiyle olmaktadır. Kış ayalarında ısının yüksek oranda düşmesinden aracın şanzımanı etkilenmektedir. Bu dönemlerde soğukların atması, şanzıman yağının daha koyu bir kıvama gelmesine ve akışkanlığını kaybetmesine sebep olur. Bu durumda içerisinde yer alan vites maşonlarının hareket kabiliyeti de azalmaktadır. Koyu bir kıvamın içerisinde hareket de daha zor olmaktadır. Eğer şanzımana araca göre ağır bir yağ koydurmadıysanız bu sorunun geçmesi için yaz aylarının gelmesini beklemek tek seçenektir. Eğer yaz ayları gelmesine rağmen viteste zor geçme durumları ortaya çıkıyorsa bu mekanik bir arızanın varlığını göstermektedir. Vites kolunun alt kısmı topuz şeklindedir. Bu topuz kısım da vites yuvasında rahatlıkla hareket edebilmektedir. Topuz bu yuvada hareket ederken zorlanıyor olabilir. Bu durumda topuzun yağlanarak hareket kabiliyetinin rahatlatılması gereklidir. Diğer bir seçenek olarak şanzımanda yer alan aşıkların içerisindeki fiber sertleşebilir. Bu da vitesin zor geçmesine sebep olabilir. Bu durumda da bu kısmın yağlanması aracı rahatlatabilir. Aracın vitese geçmemesi, zor geçmesi gibi problemlerde sıkça karşılaşılan sorunlar bunlardır. Servise götürerek aracınızın kontrolünü gerçekleştirebilir ve kısa sürede bu sorunları giderebilirsiniz. kaynak
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Bu siteyi kullanarak, Kullanım Şartlarını kabul edersiniz.