Jump to content

Yönetici

Ev Sahibi
  • İçerik sayısı

    1.912
  • Katılım

İletiler bölümüne Yönetici kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Daha önceki yıllarda genelde yaz ve kışları aynı lastikler kullanılıyordu. Bu sebeple lastik saklanması veya muhafaza edilmesi gibi bir durum yoktu. Lastikler patladığında veya ömrü bittiğinde değişmekteydi.

    Kış lastikleri 1 Aralık – 1 Nisan tarihleri arasında kullanılıyor. Bu tarihler arasında aracınız güvenliği için kış lastiğine geçmelisiniz. Kış lastiklerinin çıkartıldığında; gelecek senelerde de kullanılması için iyi bir şekilde muhafaza edilmesi gerekmektedir.

    Lastiklerin saklanması için profesyonel hizmet veren lastikçiler mevcuttur. Bu lastikçiler sizin değiştirdiğiniz lastikleri iyi bir şekilde saklarlar ve diğer değişimde öteki lastiği aynı şekilde muhafaza altına alırlar. Uygun depoları olan bazı lastikçiler daha çok müşteri kazanmak için bu yolu denerler.

    Lastik saklama işlemini sağlayan lastikçi bulamazsanız bu görev size düşecektir. Öncelikle lastikler bir poşet ile kaplanarak hava ile teması kesilmelidir. Lastiklerin güneş ışığından uzak ve nemsiz bir yerde saklanması gerekir. Bunun dışında lastiklerin dik olarak tutulmalı ve bu şekilde muhafaza edilmelidir.

    Zaman zaman lastikler çevrilerek yere basan yerleri değiştirilmelidir. Bu süre ortalama 3-4 hafta olabilir.

    Lastiklerin yapısının bozulmaması için üzerilerine ağırlık konulmamalıdır. Havaya asılması veya üst üste konulması kesinlikle lastiklerin muhafazası için yanlış bir yoldur.

    Lastiklerin komple jant ile beraber saklanması durumunda ise jantlardan asılarak saklanır.

  2. Aracın soğuk havalarda çalışmasını akünün tam şarjlı olması kolaylaştırır.

    Defalarca marşa basmanız gerekebilir. LPG'li araçlar sıcaklık sıfırın altına düşünce çalışması oldukça zorlaşır.

    Aracın soğuk havalarda park edilmeden 1,2 dakika önce benzine alınarak öyle bırakılması sabahları soğukta aracın kolayca çalışmasını sağlayacaktır. Aksi takdirde soğuk havalarda aracın çalışması için dakikalarca uğraşmanız gerekebilir. Zahmetsiz bir şekilde kış aylarında aracın çalışması isteyenler aracın benzine alınarak bırakılması en önemli noktadır. Aracın zaman zaman benzine alınması motor içinde olumlu bir harekettir. Araçta benzin olmaması durumunda gazın beyin kısmına sıcak su ile ısıtılmış bez konularak aracın çalışması sağlanabilir.

    Gazın beyin bölümünün üzerine sıcak su dökülmesi, beyinin içerisinde bulunan diyaframı çatlatabilir.  Ateşleme sistemi ve bujiler gözden geçirilmeli, ateşlemeyi kolaylaştırmak için bujiler değiştirilmelidir. Rölanti ayarı, kış mevsimine göre yapılmalıdır. Aracınızı sabahları güneşi direkt gören yere park etmeniz çalıştırmayı kolaylaştıracaktır. Araç çalıştırıldığında fazla gaz verilmesi soğuk motor için zararlıdır. Aracın motoru fazla ısıtılmadan harekete geçilmelidir. Araç hareket halinde daha çabuk ısınır.

  3. Aşağıdaki yazımızda maddi hasarlı kazalarda yapılması gereken konular anlatılmıştır.

    Bu yazımızda sürücüleri yakından ilgilendiren bir konu olan trafik kazası sonrası ne yapılması gerektiği konusunda bilgi vereceğiz. Trafik hayatın bir parçası ve insanlar gününün büyük bir kısmını yolcu ya da sürücü olarak trafikte geçirmektedir. Ne yazık ki ülkemizde hergün bir çok can ya da mal kayıplı trafik kazası olmaktadır. Kaza yaptığımızda yada kaza gördüğümüzde öncelikle arkadan gelen trafiği uyaracak şekilde yola işaret konulmalıdır. Yol güvenliğinin alınması daha büyük çapta kazaların oluşmasını engeller.

    Trafiğin yoğun olarak aktığı ana arter ve yollarda meydana kazalar sonucunda yolda araçlardan uzun kuyruklar oluşmaktadır. Özelikle sabah mesai başlangıç ve bitiş saatlerinde 10 dakikalık bir yol kapanması kilometrelerce kuyruk oluşmasına sebep olur. Bu sebeple 2008 yılından itibaren maddi hasar ile sonuçlanan trafik kazalarında; kaza tespit tutanağı tutulmaya başlanmıştı. Kaza tespit tutanağı tutmak için kazaya karışan tarafların aralarında anlaşmış olmaları gerekir. Böyle durumlar kaza yerine trafik polisi veya jandarma ekipleri gelene kadar trafiğin durmasının önüne geçilmiş oldu. Kazaya karışanlar arasında bir anlaşmazlık olursa o zaman trafik polisinin devreye girmesi gerekir.Kazaya karıştığınızda trafik kurallarına göre haklı olduğunuzu biliyorsanız, fazla polemiğe girmeden trafik ekiplerine haber veriniz.

    Bazı trafik kazalarında ise trafik polisi veya jandarmanın olay yerine gelmesi zorunludur . Bu gibi durumlar şöyle sıralanabilir. Kazaya karışan kişilerin ehliyeti olmadığı yada ehliyeti taşıtı sürmeye yetmeyecek sınıfta olması.Sürücünün alkollü olması yada alkol olmasından şüphelenilmesi, aracın trafik sigortasının olmaması. Kazaya karışan araçlardan birini resmi araç olması. (Örneğin belediye otobüsleri). Kazada yaralan ve ölenleri olması durumlarında polis ve jandarmaya haber verilir.

    Kaza yerinde araçları kımıldatmadan çeşitli açılarda fotoğraf alınması gerekir. Çünkü kaza yapan araçlardan sigorta prosedürlerine göre kaza yapılan yerin fotoğraflarını aracın fotoğraflarını istemektedir . Kaza tespit tutanağı bu durumda yetersizdir. Kazayı yapan aracın zorunlu trafik poliçesinin ,araç ruhsatının ve sürücülerin ehliyet fotokopilerinin alınması gerekmektedir. Kendi aracınızdaki hasarı, varsa kasko sigorta öder. Karşı taraftaki hasarı trafik sigortanız öder. Kaza tespit tutanağındaki orana göre sigorta masrafları karşılar.

    Trafik polisi olay yerine geldikten sonra kaza tespit tutanağı tutulur. Kaza tespit tutanağı doldurulurken kazanın oluştuğu yerin bilgisi ,olayın olduğu tarih kazayı yapan kişilerin sürücü bilgileri ,araç bilgileri ,her iki araca ait trafik sigortası poliçe bilgileri ,kazanın oluşumu ile ilgili bilgiler ,kazayı görenlerin ifadeleri alınmalıdır. Kazanın nasıl gerçekleştiğini gösteren kat'iyen çizim yapılmalıdır. Her iki tarafında kaza ile ilgili görüşleri alınmalıdır .Kaza tespit tutanağına son olarak sürücülerin imzaları alınıp tutanağı bitirmelidir .Sürücülerden biri tutanağı imzalamazsa kaza tespit tutanağı geçersiz sayılacaktır.

    Sigorta şirketleri ile sonradan bir sorun yaşanmaması için bu belgelerin eksisiz bir şekilde elde edilmesi gerekmektedir. Kazanın yaşandı tarihten itibaren beş iş günü içinde belgelerin sigorta şirketine götürülmesi gerekmektedir. Belgeler bu süre zarfında götürülmez ise sigorta şirketi tazminat ödemek zorunda değildir. Belgeler mutlaka bu süre zarfında sigorta şirketine götürülmelidir . Sigorta şirketi bu belgeler ile hasar dosyası açar ve prosedürlere başlar. Sigorta şirketi belgeleri inceledikten sonra ödenecek tazminata karar verir. Eksperin, araçları uzmanları tarafından inceleyerek düzenleyeceği rapor ödenecek tazminatın belirlenmesinde önemlidir.

  4. Günümüzde çok yaygın kullanım alanına sahip olan LPG sıralı sistemde zaman zaman rastlanan sorunlardan biriside depoda gazın bitmesinin ardından benzine geçmemesidir. Böyle durumlarda sıkıntı genellikle MAP sensörü olarak bilinen mutlak basınç sensöründen kaynaklanır.

    MAP sensörü, LPG kullanılan araçlarda motor için kullanılan hava ile yakıt karışımının basıncı ve regülatörden çıkan gazın basıncı ölçer. Bu değerlere göre motorun tam verimde çalışmasını sağlayan ECU ya sinyal olarak gönderir. Bu gönderilen bilgilerde yanlışlık var ise sistem tam olarak görevini yapmayacak ve başka arızalarda meydana getirebilir.

    LPG sıralı sistem gazı bitince benzine geçmiyor ise MAP sensörü arızalıdır yani görevini yapmıyordur. Bir diğer sorun ise MAP sensörün devre dışı bırakılmış olmasıdır. LPG çalışma sistemine bilgisayar ile ayar yapılırken MAP sensörü devre dışı bırakılmış olabilir. Aracın bu sorunun çözümü için MAP sensörünü bağlantıları kontrol edilmeli ve bilgisayara bağlanarak sistem gözden geçirilmelidir. Gerekiyorsa MAP sensörü değiştirilmelidir.

  5. LPG sıralı sistemin kullanıldığı araçlarda sık rastlanan sorunlardan biriside vitesi boşa atınca motorun stop etmesidir. Bu sorunun nelerden kaynaklanabileceğini bu yazımızda anlatacağız.

    Sıralı sistemler ilk önce benzinle çalışarak, daha sonra gaza geçmektedir. Gaza geçtiğinde benzin donanımı devre dışı kalarak sistemden çıkmaktadır. LPG sistemi ile benzin sisteminin beraber kullanılması bazı sorunların hangi sistemde olduğunu anlamayı kolaylaştırmaktadır. LPG sıralı sistemde vitesi boşa atınca stop etme sorunu varsa araç bir süre benzinde kullanılarak denenmelidir. Benzinde de aynı sorunu gösterirse sorun LPG sisteminde değil ateşleme yada filtre sisteminde olabilir. Benzinde kullanırken aynı sorunu göstermezse LPG sistemi gözden geçirilmelidir.

    LPG sıralı sisteminde vitesi boşa atınca stop etme sorunu ile kontrol edilecek yerler ve yapılacaklar:

    LPG sıralı sistem zaman zaman ayarı bozularak ayara ihtiyaç duyar. Böyle bir sorun varsa bilgisayar ile ayarlar kontrol edilmeli ve ayarlarda bozukluk varsa giderilmelidir.
    Boğaz kelebeğinin sökülüp temizlenerek geri takılması gerekir. Boğaz kelebeğine bilgisayar ile adaptasyon ayarı yapılmalıdır.
    Enjektörler muayene edilmeli ve benzin filtresi değiştirilmelidir.

    LPG sisteminin önemli parçalarında MAP mutlak basınç sensörü arızalı olabilir. Bağlantıları kontrol edilmelidir. Regülatör basınç ayarı bozulmuşsa MAP sensörü motor için gerekli olan yakıt miktarını dengeli göndermeyecektir. Bu kısımlar kontrol edilerek bu sorun giderilmiş olacaktır.

    LPG sıralı sistemin benzin gaza geçmesi için yeterli sıcaklığa ulaşması gerekmektedir. Bazı araçlarda az benzin yakması için ulaşması gereken sıcaklık değeri düşürülmektedir. Bu nedenle yaz aylarında sorun yaşanmasa da kış aylarında LPG enjektör arızası meydana getir ve araç stop eder. LPG sıcaklık değeri ayar yapılırken 35-40 derece olması aracın daha düzenli çalışmasını sağlar.

  6. Salıncak nedir? Salıncak burcu nedir? Salıncak burcu ne işe yarar?

    Salıncak ismini alan parça, ön takımı şaseye bağlayan yerlerden biridir. Yoldan gelen darbeleri absorbe edilerek şaseye mümkün olduğunca az iletilmelidir. Bu bağlamda amortisör ve yaylarda ön takımı yukarıdan şaseye bağlar. Salıncaklar ise alt taraftan şase bağlantısını sağlar.
    Salıncak ve salıncak burçları sayesinde ön düzen geometrisinde yer alan açıların mümkün olduğunca sabit kalmasını sağlar ve çabuk bozulmasını engeller.

    Salıncağın bağlantı yerlerinde burç veye fişek denilen plastik alaşımlı malzemeler bulunur. Bu burçlar sayesinde diğer metal malzemelerin yorulması ve hasar görmesi engellenmiş olur. Herhangi bir zorlamada burçlar metallerin hasar görmesini önler. Maddi olarak da metal malzemeler oldukça pahalıdır. Fişek olarak da bilinen salınacak burçları, oldukça ucuza yenisi ile değiştirilebilir. Salıncağın kendisinin değiştirilmesi daha masraflıdır.

    Salıncak burçlarının zamanla ve kullanıma bağlı olarak özelliğini yitirmesi muhtemeldir. Burçlar bozulduğunda kasisler ve tümseklerde farklı sesler gelir. Titreşimler direksiyonda hissedilebilir hale gelir. Burçların bozulması kamber ve kastel olarak bilinen ön düzen açılarının bozulmasına, bu sayede lastiklerin daha çabuk aşınmasına yol açar. Yol tutuşta ve fren sırasında hissedilir sıkıntılar meydana getirir.

    Araçlar sağ ve sol olmak üzere yer alan salıncaklarda 2 adet burç bulunur. Değer olarak pahalı olmasa da burçlar yaptığı görev ile oldukça önemlidir. Arızalandığında tamir yerine, yenisi ile değiştirilmelidir.

  7. Özellikle ön camın buğulanması sürüş esnasında oldukça can sıkıcı bir durumdur. Buğu oluşumunun önlemenin kolay yollarında birisi, buğu önleyici sıvılardan kullanmaktır. Özellikle kış ayların sürekli oluşan buğudan kurtulmak için araç çalıştırıldığın klimada çalıştırılmalıdır. Klima bulunmayan araçlarda fan açılarak ön cama yönlendirilmelidir. Böylece buğu kalkacaktır. Buğunun bezle yada elle silinmesi ön camda lekelenmelere yol açacaktır. Bu da hava karardıktan sonra karşıdan gelen aracın farlarının gözünü almasına yol açar. Net görüşe engel olur.

    Havanın soğuk olmasında dolayı camları açmak sürücü açısında pekiyi değildir. Yine da kısa yoldan sonuç almak isterse diğer taraftaki camı biraz açabilirler.

    Buğulanmanın ortaya hiç çıkmaması için aracın için ıslak nemli yerlerinin oluşması engellenmelidir. Kapı fitilleri sağlam olmalıdır. Araç içerisine nemi üzerine alacak nem toplayıcı bulundurulmalıdır. Paspasların altına gazete sermek buğulanmayı önleyici bir müdahaledir.

  8. Aracımızın ön taraftan bakıldığı zaman gözlere ilk çarpan yerler olan farlar iyi bir görüntü için temiz olması gerekir. Bunu yanısıra sürekli ışıklandırılmış şehir içi trafikte araç kullanıyorsanız farların şeffaflığını yitirdiğini anlamayabilirsiniz. Işıklandırılmamış yollarda ve kötü hava şartlarında, sararmış kirlenmiş farlar ile yolu kaliteli olarak göremeye bilirsiniz. Karşıdan gelen araçların sizi farketmesi biraz geç olabilir. Trafik güvenliği için farların iyi göstermesi önemlidir.

    Farların temizliğini uzman kişilere yaptıra bileğiniz gibi kendinizde ucuza yapabilirsiniz. Farın içerisinde kirlenme ve buharlaşma var ise içi açılarak camı silinebilir. Arka kapağının sürekli kapalı olması ve buradan pislik girmemesi gerekir. Farların dış kısımlarında sararma var ise bunun için gerekli malzemeler parlatıcı cila, ince ve orta zımpara, su tabancası ve boyanın zarar görmemesi için kağıt bant yeterlidir.

    Dışarıdan farın camı boyaya zarar gelmeyecek şekilde kaplanır. Daha sonra farın camını su ile ıslatarak zımparalama işlemine başlanılır. Zımpara yapılırken zaman zaman ıslatılarak kuruması önlenir. Cam püsürsüz olana kadar zımparalama devam edilir. Sonra cam yıkanarak kurulanır ve bir miktar cila sürülerek cam silinmeye başlanır. Far fabrika çıkışındaki halini alacaktır.

  9. Ön takım parçalarının önemi hakkında bilgi vererek konuya başlayalım. Yeni araçları devre dışı bırakarak biraz eski modelli araçlardan bahsedelim. Ön takımlar aracın bozuk yollarda kullanılması sonucu daha çabuk bozulur. Ön takımın bozulması ile yüksek hızlarda sürüş keyfinin azalmasına yol açar. Yoldaki titreşimler ön takımdaki malzemelerin bozulması ile direksiyona kadar iletilir.

    Sürüş keyfini azalması ile araç tam anlamıyla güven vermemeye başlar. Güvenlik açısında rot ve rotillerin malzeme yorgunluğu ve yoldan gelen darbeler ile rot cıvatasının düşmesi veya bir kırılma sonucu rotun boşa çıkması olayı gerçekleşebilir. Bu olayın gerçekleşme sıklığı oldukça fazladır. Zamanında gerekli bakımların yapılmaması sonucu çok büyük kazalar oluşabilir. Aracın direksiyonu ile tekerler arasındaki bağlantı kopmuş olur. Yani daha net anlatmak gerekirse direksiyon boşa çıkmış olur. Ön takımın bakımı araç lifte kaldırılarak yapılmalıdır.

    Rot başı, rot mili, komple aks, komple alt salıncak, aks mafsalı, direksiyon dişli kutusu ön takımı oluşturan parçalardır. Ayrıca süspansiyon yay ve amortisörleri ön takımın diğer parçalarıdır. Aracın eski olması ile malzeme yorgunluğu dahada artar. Bu nedenle gerekli bakımlar zamanında yapılmalıdır. Ön taraftan gelen ses ve tıkırtılar dikkate alınmalıdır. Özellikle gıcırtı seslerinin nereden geldiğine dikkat edilmelidir.Değişecek malzemeler için Orijinal malzemeler kullanılmalıdır. Ön takımla ilgili diğer bir konuda lastiklerin durumu ve balanslarının iyi olması gerekir. Balansın bozulması diğer ön takım parçalarının daha çabuk bozulmasına yol açar.

  10. Arabaların tampon kısımları en çok darbeye uğrayan kısımlardır. Özellikle park esnasında sürtmelerden ötürü tamponlar zarar görmektedir. Bazen diğer araçlar sizin tamponunuza sürterek boyanın rengini değiştirebilirler. Böyle durumda örneğin sizin aracın gümüş renkli olsun, diğer araçta kırmızı olsun. Sizin tamponunuzda kırmızı renkte leke oluşacaktır. Böyle durumda sinirlerinizi bozmaya gerek yok. Size lazım olan bir üstüpü veya bir bezle bu bölgeyi silmek olacaktır. Pasta veya benzeri kimyasal ile bölgeye biraz bastırarak silindiğinde olumlu sonuçlar alınmaktadır.

    Asıl önemli olan tamponun aşırı olarak çizilmesi ve alttaki katmanın ortaya çıkmasıdır. Böyle durumda pek çok çizik giderici maddeler satılmaktadır. Çizik çok ileri seviyede ise bu maddeler işe yaramayacaktır. Aracında bu bölge boya koduna göre bir miktar boya alınarak rötuş yapılması uygun olacaktır. Boyanan kısmın üzerinde pasta cila uygulaması yapılarak eski parlaklığı alması sağlanır.

    Diğer bir konuda yoldan sıçrayan taşların bıraktığı izlerdir. Bu izlerin oluşumunu önlemenin en kolay yolu tamponları boya koruma filmi ile kaplamaktır. En çok boya koruma uygulaması kaput ve tamponlara uygulanmaktadır.

    Sonuç olarak oluşan kılcal izler çizik gideri kimyasallar ile giderilebilir. Daha büyük izlere pasta cila uygulanabilir. Bu ikisinin de yetersiz kaldığı yere rötuş uygulaması yapılabilir. Kazasız belasız günler….

  11. Motor parçaları:

    1-Silindir bloğu(motor bloğu)  :

    Silindir bloklarında malzeme olarak dökme demir kullanılır. Dayanımı artırmak içine krom ve nikel gibi bazı katıklar katılır. Motorun gövde kısmını oluşturur. Bu kısımda bilinmesi gereken piston ve krank miline yataklık eden parçadır. İçerisinde su ve hava kanalları vardır.

    2-Silindir kapağı :

    Silindir bloğunun üst kısmını kapatan kapağa silindir kapağı denir. Yanma basınçlarına ve sıcaklığına dayanıklı olmalı ve çok iyi soğutma yapabilmelidir. Üzerinde yağ ve su kanalları bulunur. Silindir bloğu ile silindir kapağı arasına sızdırmazlığı sağlaması için silindir kapak contası konulur. Genellikle silindir kapağı kam miline ve subaplara yataklık eder.

    3-Subap kapağı (külbütor kapağı):

    Silindir kapağının üzerini kapatan parçadır. Genelde motor yağı bu kısımda bulunan kapaktan konulur.

    4-Karter:

    Silindir bloğunun alt kısmını kapatan parçadır. Motor yağı bu kısımda depolanır. Karterin alt kısımda yağ boşaltma tapası vardır.

    5-Krank mili:

    Silindir bloğunun alt kısmında yataklandırılmıştır. Piston kolunda aldığı doğrusal hareketi dairesel harekete çeviren parçadır. Krank milini uç kısmı volan denilen dişliye bağlıdır. Marş motoruda ilk hareket esnasında volanı çevirir.

    6-Piston:

    Hafif alaşımlardan üretilen pistonlar ısıya ve basınca karşı dayanıklıdır. Pistonlar silindirin içinde hareket ederek motorda zamanları oluştururlar.

    7-Piston kolu(biyel):

    Piston ve krank milini birbirine bağlayan elemandır.

    8-Sekmanlar:

    Pistonların üzerinde bulunurlar. Silindire alınan yakıt hava karışımını pistonla silindirin arasından sızmasını önler. Bu sayade  motor gücünü düşmesini önler. Aynı zamanda silindirlerin yağlanmasına yardım eder. Kompresyon ve yağ sekmanı olarak ikiye ayrılırlar.

    9-Eksantrik(kam) mili:

    Krank milinde zincir veya kayış yardımıyla hareket alan eksantrik mili üzerinde bulunan kamlar sayesinde subapların açılmasını, distribitörün,benzin otomatiğinin,yağ pompasının çalışmasını sağlar.

    10-Subaplar:

    Subaplar sıcağa, basınca, korozyona dayanıklı olmaları içinkrom nikelli çelikten yapılırlar. Emme ve eksoz olmak üzere iki çeşit subap vardır. Emme zamanında silindire karışımın alınmasını, eksoz zamanında yanmış gazların dışarı atılmasını şıkıştırma zamanında kaçırmazlığı sağlarlar.

  12. Marş sisteminin görevi motora ilk hareketi vermektir.

    Marş sisteminin parçaları:

    Akü,kontak anahtarı,marş şalteri veya selonait,marş motoru,volan dişlisidir.

    Marş Motoru Nasıl Çalışır ?

    Marş motoru elektrik enerjisini mekanik enerjiye çeviren elektrik motorudur.Marşa basıldığında marş motorunun pinyon dişlisi volanın üzerindeki dişlilerle kavlaşır ve volanı döndürür.Volan da krankı döndürerek, motora gerekli ilk hareketi verir.

    Marş Motoru Çalışmıyor, Marş Basmıyorsa  :

    Bunun sebepleri, akü bitik, akü kutup başları gevşek, akünün şase bağlantısını gevşemesi, akü kutup başları oksitli, marş otomatiği arızalı, marş motoru sargıları arızalı ya da sigortası atık olabilir. Marş yapıldığında sadece tık sesi geliyorsa; marş motoru yeterince akım çekemiyordur. Elektrik bağlantıları kontrol edilmelidir.

    Ayrıca motor çalışırken marş yapılırsa volan dişlisi, marş motoru ve marş dişlisi zarar görür.

    Akü başka bir aküyle takviye yapılacaksa her iki akünün (+) kutup başları (+) kutup başlarıyla, (-) kutup başları ise (-) kutup başlarıyla birleştirilir. Her iki akünün de voltajı aynı olmalıdır.Dijital göstergeli araçlarda akü takviyesi yapılmaz. Marş motorunun çalışmadığı durumlarda motora ilk hareket araç itilerek verilebilir. Bu uygulama triger kayışına zarar vereebilir.

  13. Araba motoru yıkanır mı? Sorusu ile başlayalım. Eski modeller araçların dışları yıkandıktan sonra bile motorların çalışmadığı teklediğini görmüşsünüzdür. Özellikle ateşleme sisteminin sıvı ile teması aracın çalışmamasına yada teklemesine yol açar. Şimdiki araçların motorlarında bujiler daha ulaşılmaz konuma konulmuştur. Bu sayede araç yıkandıktan sonra motor ile ilgili problem çıkarmaz.

    Motor yıkama ise profesyonel bir iştir. Kaputu açıp motor üzerine basınçlı su tutarsanız bir çok problem ile karşılaşabilirsiniz. Motorunuzu garanti veren yerlerde yıkatabilirsiniz. Yalnız motor yıkandık sonra sıkıntı yaşadığını söyleyen pek çok sürücü vardır. Bunu kendiniz yapmak isterseniz aşağıdaki işlemleri yapmalısınız.

    Öncelikle size lazım olacak malzemeler, izolasyonu sağlayacak naylon, su itici sprey ve motor yıkama sıvısını temin etmelisiniz. Daha sonra motor aksamında marş motoru, bütün soket bağlantı yerleri ve özellikle beyin bölümünün izolasyonunu sağlıyoruz. Soketlerinde sıvı temas etmesi halinde paslanarak şimdi olmasa bile ilerde sorun çıkarması muhtemeldir. Motor yıkama sonrası en çok sıkıntı ateşleme sisteminde olduğundan bu bölüme dikkat etmenizi öneririz. İzolasyon için ulaşamadığımız yerlere su itici sıvı ile müdahale etmeliyiz. İzolasyon işlemi bittikten sonra motor yıkama sıvısını motor üzerine uygulamaya başlıyoruz. Burada dikkat etmemiz gereken fren hidrolik deposu ve hidrolik direksiyon yağ kapaklarının tam kapalı olmasıdır. Motor yıkama sıvısını kayışlara isabet etmemesine dikkat etmeliyiz. Motor yıkama sıvının uygulanmasının ardında bez yardımı ile motor silinmelidir. Ulaşılması güç yerlere ince fırça ile müdahale edebiliriz. Çok yağlı bölümler için pas çözücü uygulanıp ardından silinmelidir. Ortalama yarım saat içinde uygulayabileceğiniz bu işlemle motorunuz yeni gibi olacaktır.

  14. Tercih sürücünün araç koltuğuna oturduğu hissiyatla ölçülmelidir ancak dışarı bir göz ile yorumlarsak uzun vadeli bir konfor ve sürüş keyfi için Volkswagen tercihi daha sağlıklı görünüyor. Hyundai i30 segment olarak seri, keyifli ve yumuşak bir kullanıma sahipken dayanıklılık açısından biraz daha düşünmek gerekiyor.

  15. Lastik ve jantlarınızın temizliğinde kimyasal maddeler kullanmaktan kaçınınız.

    Zararlı güçlü kimyasallar jantın boyasında aşınmaya, lastik yanağında çatlamaya sebep olabilir.

    Bu sebeplerden dolayı jant ve lastik temizliğinde sadece su ve sabun kullanılmasını tavsiye ederiz.

    Lastik Hava Basıncı 

    Lastik havaları lastik soğuk iken kontrol edilmeli ve araç üreticisi firmanın tavsiye ettiği oranda ayarlanmalıdır.

    Araç için uygun olan hava basıncı genelde aracın benzin kapağında, şoför kapısının kenarında veya araç kullanım el kitapçığında yer almaktadır.

    Lastik Diş Derinliği

    Bir lastiğin yere temas eden kısmı yaklaşık olarak bir kartpostal büyüklüğü kadardır.

    Hareket halindeki birkaç tonluk bir metal kütlesinin bu dört kartpostal büyüklüğündeki kauçuk donanımın üzerinde frenleme anında nasıl durabildiğini düşünürsek lastiklerimizin önemini bir nebze anlamış oluruz.

    Can ve malımızı taşıdığımız araçlarımızda güvenliğimizi sağlayacak en önemli unsur frenlerden sonra lastiklerdir.
    Diş derinliği 1,6 mm altına düşmüş lastikleri kullanmak can ve mal güvenliğinizi tehlikeye atar.Lastik Ömrü Türkiye’de yaygın bir yanlış inanış vardır. Oda lastiğin ömrünün çok kısa olduğudur. Bazen üretim tarihi sadece bir yıl öncesi olan lastikleri dahi almakta tereddüt edenler olabilmektedir. Bu tamamen kulaktan duyma yanlış bilgiler yüzündendir. 

    Aslında lastiklerin raf ömrü minimum “5” yıldır.

    Yani lastikler aracın altına takılmadığı sürece beş yılda beklese yine kullanılabilmektedir. Bir lastiğin kullanım ömrü 40.000 km ile 50.000 km arasındır. Bu kilometreden sonraki kullanımlarda lastikten gerekli performans alınamaz ve sürüş güvenliğinizi tehlikeye atmış olursunuz.

    Lastik Balans Ayarı

    Lastiğin havasını boşaltıp janttan ayırdığınız anda balansı bozulmaktadır.

    Balans; lastiğin dışına çakılan ya da iç tarafa yapıştırılan (jantın türüne göre) farklı gramlardaki ağırlıklarla yapılmaktadır. Balans ayarı yaptırmadığınız takdirde direksiyonda titremeye, lastiklerde ve süspansiyonlarda erken aşınmaya sebep olursunuz.

    Kar Lastikleri Hakkında

    Kar lastikleri sadece kar yağdığında değil hava sıcaklığının 7ºC altına düşmesiyle takılmalıdır. Buda ülkemizde ekim ve kasım aylarına denk gelmektedir.

    Kar lastiğini diğer lastiklerden ayıran en önemli özellik silika karışımı ve kılcal damarlı yüzeyi sayesinde yol tutuşunun arttırılmış olmasıdır. Kar lastikleri diğer lastiklere oranla daha çabuk ısındığından yaz aylarında kullanıldığı takdirde erken yıpranacaktır. Standart lastiklerden farklı olarak kış lastiklerinin profil derinliği 3mm altında olmamalıdır.

    Ülkemizde yaygın olarak yapılan bir yanlış da dört adet kar lastiği yerine sadece çekişin olduğu tarafa iki adet kar lastiği takmaktır. Eğer bu yapılırsa frenleme esnasında kar lastiği bulunmayan taraf savrulacaktır.

    Bu hareket kışın karda bir ayakta kar ayakkabısı diğer ayakta yazlık kösele ayakkabı ile koşmaya benzer.
    Kar lastiği yerine zincir kullanmak otomobilin aksanına, lastiklere ve yola zarar vermektedir.
    Avrupa’nın birçok ülkesinde zincir kullanmak yasaktır.

    Zincir sadece buzlu yüzeylerde takılmalı ve yolun normal hale döndüğü alanda çıkartılmalıdır.

    Vakumlu Lastik Var Mıdır?

    Vakumlu lastik tabiri bazı lastik satıcıları tarafından pazarlama strateji olarak üretilmiş bir terimdir. Vakumlu ya da vakumsuz lastik diye bir ayrım yoktur. Kar lastiklerinde ki tek ayrım çivili veya çivisiz olmalarıdır. Bazı kar lastikleri üretim aşamasında çivi montajlı çıkmaktadır. Bazılarında da çivi delikleri mevcut olup bu deliklere daha sonra özel bir makine sayesinde çivi yerleştirilebilmektedir.

    Çelikten Jant Var Mıdır?

    Çelik jant tabiri aynen vakumlu lastik tabirinde olduğu gibi yanlış bir ifadedir.
    Çelikten jant olmaz.
    Jantlar alüminyumdan ya da demirden yapılmaktadır. Çelik jant olarak bilinen jant aslında bir alüminyum alaşımlı janttır.

    Hız Tablosu

    Hız sembolleri bir lastiğin yapabileceği maksimum hızı gösteren terimlerdir.

    J: 100 km/saat
    K: 110 km/saat
    L: 120 km/saat
    M: 130 km/saat
    N: 140 km/saat
    P: 150 km/saat
    Q: 160 km/saat
    R: 170 km/saat
    S: 180 km/saat
    T: 190 km/saat
    U: 200 km/saat
    H: 210 km/saat
    V: 240 km/saat
    Z: 240+ km/saat
    W: 270 km/saat
    Y: 300 km/saat

    kaynak: https://www.otoyedek365.com/lastiklerin-uzerindeki-yazilar-ne-anlama-geliyor/

  16. Renault Clio’nun daha uzun bir gövdeye sahip olan hacimli sürümü, ilk sefer üçüncü nesilde sunulmuş ve bu otomobile Grandtour isimi verilmişti. Belki ismi değil, ancak bu gövde tipi Clio’nun bir sonraki neslinde de devam etti ve daha sportif bir tasarıma kavuşmasının da tesiriyle Sport Tourer isimiyle anılmaya başlandı. Öyle olmasa dahi, makyajlı Clio Sport Tourer’ın, görüntüsü ve ayrıntılarıyla bu ismi sonuna kadar hak ettiği çok açık.

    Daha sportif ön tampon, Dekor paketi dahilinde ön ızgarada ve yanlarda karşımıza çıkan kırmızı çizgiler, makyajla beraber Icon donanımına ilave eden full LED farlar ve opsiyonel olarak sunulan 17 inçlik sportif görünümlü jantlar, öyle bir görsel tesir yaratıyor ki, kaputun altında bir Renault Sport motoru olduğunu söyleseniz sanırım inanmayan pek olmayacaktır. Siz yeniden de heyecanlanmayın; Clio Sport Tourer, Clio HB’teki 1.2 benzinli ve 1.5 litrelik dizel motorlarıyla sunuluyor. Sportif ayrıntılarıyla bizi biraz heyecanlandırmış olsa da, Clio Sport Tourer hala önceliği bagaj hacmi olan bir otomobil.

    Clio Hatchback’ten 205 mm daha uzun bir gövdeye sahip olan Sport Tourer’ın dingil mesafesi hatchback modelle aynı. Uzunluk farkı dolaysız olarak arka bölüme tesir ediyor ki, bu da HB modelin 300 litrelik bagaj hacmine karşılık, burada karşımıza 445 litrelik bir yükleme alanı çıkarıyor. Ayrı olarak alçak yükleme eşiğinin ve geniş açılan bagajın yarattığı kullanışlılık da cabası. Bu kullanışlılığın sportif çizgilerle sunuluyor olması ise Sport Tourer’ın albenisini arttırıyor.

    Ayrı olarak makyajla beraber donanım listesinin geliştirilmiş olması da, kullanışlı Clio’nun eskisinden daha çekici bir otomobile dönüşmesini sağlamış. Clio Sport Tourer, tıpkı Hatchback gibi Joy ve Icon isminde iki değişik donanımla sunuluyor, ancak kullandığımız 1.5 dCi turbo dizel motora ve çift kavramalı EDC şanzımana sahip olan dizel-otomatik sürüm yalnızca Icon donanımıyla sunuluyor. Bunun yanında, Eller Serbest Park Sistemini de kapsayan Park Asistanı Paketinin, 17 inçlik jantların ve R-LINK paketinin opsiyon olduğunu da belirtelim.

    Sport Tourer’ın direksiyonuna geçtiğinizde pek yabancılık çekmiyorsunuz, zira kokpit yapısı, sizin de düşüneceğiniz gibi Clio HB ile aynı. Ayrı olarak sürüşte de ciddi bir fark göremiyorsunuz ki, bu noktada Sport Tourer’ın arkadaki fazlalığı pek hissettirmediğini söyleyebilirim. Kullandığımız dizel-otomatik versiyonun da bilhassa ekonomik karakteriyle beğenimizi kazandığını belirtmeliyim. Eğer 3.7 litre olarak verilen ve 4 litre düzeylerinde kalan vasati tüketim verisi yüzleri güldürmeyi muvaffak oluyor. Dizel-otomatik Clio’nun deposundaki yakıtı bitirmek sahiden de zor. Otomobilin performansı ise 0-100 kilometre/s verisinden de anlayacağınız gibi pek parlak sayılmaz. Tıpkı 17 inçlik jantların da tesiriyle azalan konfor düzeyi gibi. Bu noktada Clio Sport Tourer’ın tavan raylarından da söz etmemiz gerekiyor. Otomobile şık bir görünüm kazandıran bu raylar, bilhassa 100 kilometre/s’nin üzerinde bariz rüzgar seslerinin duyulmasına kapı aralıyor. Ancak her ne olursa olsun hem bu raylar hem de 17 inçlik jantlar Sport Tourer’ın görsel kimliğini çok güçlendiriyor ki, bizzat ben bu görüntü için konfordan bir miktar feragat etmeye razıyım.

    Clio Sport Tourer ile genel görüşüm ise şu şekilde: Konfor ve performans açısından bir takım eksikleri olabilir, ancak sportif görüntüsü, geniş bagajı ve ekonomik motoruyla bence oldukça çekici bir otomobil. Ancak aynı donanıma ve motor-şanzıman kombinasyonuna sahip bir Clio HB ile arasındaki ücret farkının biraz daha düşük olmasını beklerdim.

    Motor………….Sıralı 4-silindir, 1461 cc, turbodizel

    Güç…………….90 bg @ 4000 d/d

    Tork……………220 Nm @ 1750 d/d

    0-100 km/s…..12.9 sn

    Maks hız……….176 km/s

    Ort. Tüketim…..3.7 lt/100 km

    Ağırlık…………..1255 kilogram

  17. Araba Markaları ve Üreten Ülkeleri Aşağıdaki Listede Bulabilirsiniz.

    Alfa Romeo İtalya
    Anadol Türkiye
    Aston Martin İngiltere
    Audi Almanya
    Austin İngiltere
    Avtotor Rusya
    Bmc İngiltere
    Bmw Almanya
    Bohdan Ukrayna
    Bugatti Fransa
    Cadillac Amerika
    Chevrolet Amerika
    Chrysler Amerika
    Chery Çin
    Citroen Fransız
    Crossley İngiltere
    Dacia Fransız
    Daewoo Güney Kore
    DAF Hollanda
    Daihatsu Japonya
    Dong Feng Motor Çin
    Dodge Amerika
    Ferrari İtalya
    Fiat İtalya
    Ford Amerika
    Geely Çin
    GMC Amerika
    GyAZ Azerbaycan
    Güleryüz Türkiye
    Honda Japonya
    Hummer Amerika
    Hyundai Güney Kore
    Infiniti Japonya
    Isuzu Japonya
    İkco İran
    Jaguar İngiltere
    Jeep Amerika
    Karsan Türkiye
    Kia Güney Kore
    Khodro İran
    Lada Rusya
    Lamborghini İtalya
    Land Rover (Eskiden) İngiltere – Amerika
    (2008’den beri) Hindistan
    Lexus Japonya
    Lincoln Amerika
    Lotus İngiltere
    Maserati İtalya
    Maybach Almanya
    Mazda Japonya
    Mercedes-Benz Almanya
    Mini (Eskiden) İngiltere – (Şimdi) Almanya
    Mitsubishi Japonya
    Morris İngiltere
    Nissan Japonya
    Opel Almanya
    Otokar Türkiye
    Paige Amerika
    Peugeot Fransız
    Pontiac Amerika
    Porsche Almanya
    Renault Fransız
    Rools Royce İngiltere
    Rover İngiltere
    Saab İsveç
    Scania İsveç
    Seat İspanya – Almanya
    Skoda Çek Cumhuriyeti
    Smart Almanya
    SsangYong Güney Kore
    Subaru Japonya
    Sunbeam İngiltere
    Suzuki Japonya
    Swift İngiltere
    Tata Hindistan
    Temsa Türkiye
    Tezeller Türkiye
    Tofaş Türkiye
    Toyota Japonya
    Volkswagen Almanya
    Volvo İsveç – Çin
  18. Peugeot’nun küçük crossover modeli 2008, artan rekabet koşullarında elini güçlendirmek için kapsamı geniş bir makyaj operasyonu geçirdi. Otomobilde ilk bakışta görsel farklıklar dikkat çekmekte. Bilhassa daha dik tasarlanan yeni ön ızgaranın domine ettiği daha heybetli ön bölüm, 2008’in crossover imajını güçlendirir nitelikte. Önden cılız bir görünüm sunduğunu düşündüğüm daha önceki modelin aksine, burada daha kuvvetli bir tasarım mevzubahis. Arka bölümde ise karartılmış ve grafikleri bariz hale getirilmiş yeni stoplar olduğunu görüyoruz. Ek olarak, yeni jantlar ve burada da gördüğünüz yeni gövde rengiyle beraber 2008’in daha dikkat çekici bir crossover’a dönüştüğü daha ilk bakışta fark ediliyor.

    2008’in kabini de makyajdan kısmetini almış. Yeni koltuklarıyla sürücü ve yolcuyu daha sıkı saran otomobilin, ayrı olarak iç mekanında kullanılan malzemelerin kalitesi ve renklerinde kimi küçük farklıklar gerçekleştirilmiş. Otomobilin vites topuzu da yeni bir tasarıma sahip. 2008’in direksiyonu önceden de olduğu gibi yeniden küçük çaplı bir simide sahip ki, bu da sportif bir ambiyans yaratıyor. Gösterge tablosu da tabii olarak hala direksiyon simidinin üzerinden görünüyor, ancak direksiyonu aşağıya almazsanız, göstergelerin bir bölümü simidin üst bölümü tarafından perdeleniyor. Bir çözüm olarak direksiyonu aşağıda ayarladığınızda da ideal sürüş pozisyonundan biraz uzaklaşmış oluyorsunuz. Bence bunun çözümü direksiyonun üst bölümünü düz tasarlamak olabilir; ne de olsa Peugeot bu tarz yeniliklere açık bir marka.

    Bu otomobilde en sevdiğim özelliklerden biri de dokunmatik bilgi-eğlence sistemi. Akıllı telefon ve Wi-Fi irtibatı sunan bu sistem, MirrorLink ve Apple CarPlay uygulamalarıyla telefonunuzun ekranını yansıtabiliyor. Teknolojiden söz etmişken… Otomatik Park Sistemi de 2008’in yeni teknolojilerinden biri olarak bu sınıfta fark yaratıyor.

    Otomobilde gerçekleştirilen makyaj operasyonunun en ehemmiyetli ayağı ise motor-şanzıman kombinasyonu. 1.2 litrelik turboşarjlı 3-silindirli makine, 110 atlık sürümüyle ve marka gamına hızla dağılan yeni EAT6 şanzımanla beraber artık 2008’de de sunuluyor. Bu kombinasyon 1150 kilogram ağırlığındaki crossover’a çok tatmin edici bir performans sağlıyor. Hırıltılı ve sportif bir tınıya sahip olan Puretech birim, çift kavramalı olmamasına karşın hızlı vites değiştiren AISIN imalatı şanzımanla beraber mantıklı bir performans-tüketim balansı kuruyor. Bunu, 10.3 saniyelik 0-100 kilometre/s müddeti, 188 kilometre/s’lik maksimum hız ve 4.8 lt/100 kilometre olarak izah eden vasati tüketimden de anlamak olası.

    2008’in kullanımı ise genel olarak çok rahat. Görüş açıları başarılı ve otomobilin kontrolü çok kolay. Tatlı-sert süspansiyonlar bazen arka tarafta biraz sarsıntı yaratsa da, süspansiyon konforu için de mantıklı diyebiliriz. 2008 daha çok asfalt için tasarlanmış bir otomobil olsa da, Grip Control özelliği sayesinde patika benzeri tabanlarda de zorlanmadan ilerleyebiliyor. Bu sistem makyaj öncesinde yalnızca manuel şanzımanlı dizel sürümde sunuluyordu, makyajla beraber ise bu yeni motor-şanzıman kombinasyonuna da ilave etmiş vaziyette. Sistem, ESP üzerinden çekiş karakteristiğini değiştiren seçenekler sunarak, ön tekerleklerdeki tutunmayı arttırıyor ve 2008’in crossover istikametini destekliyor. Bu da 2008’in rakiplerine karşı elini güçlendiren bir diğer özellik olarak karşımıza çıkıyor.

    Motor………….Sıralı 3-silindir, 1199 cc, turbo

    Güç…………….110 bg @ 5500 d/d

    Tork……………205 Nm @ 1500 d/d

    0-100 kilometre/s…..10.3 sn

    Maks hız……….188 kilometre/s

    Ort. Tüketim…..4.8 lt/100 kilometre

    Ağırlık…………..1150 kilogram

  19. Ülkemizde çok satılan Volkswagen Polo modeli, hem aileler hem de bireysel kullanıcılar tarafından seviliyor. Polo, iç hacim, bagaj hacmi, yakıt tüketimi ya da performans konularının hiç birinde tek başına sivrilmese de hepsini ortalama bir kullanıcı için mükemmel şekilde optimize ediyor. Bu nedenle sağlam, marka bilinirliği olan, performansı başarılı küçük sınıf bir araç arayışında ilk tercihlerden biri Volkswagen Polo modeli oluyor.

    Polo fiyatları, ikinci elde yakıt tüketimi, aracın yaşı, değişen parça, hasar kaydı, plaka hatta renge göre değişiyor. Ancak bir Volkswagen Polo almayı düşünenler için ikinci el Polo ilanları ortalama bir fikir veriyor.

    2017 model Polo araçlarda bazıdeğişiklikler söz konusu ancak en büyük değişim yakıt temasında toplanıyor. Çünkü ünlü Alman otomobil devi Volkswagen daha önce Golf modelinde duyurduğu doğalgazlı motor haberini bu sefer Polo için verdi. İşte detaylar:

    2018 model Volkswagen Polo araçlar 1.0 litrelik doğalgazlı motor seçeneği sunuyor

    Yakıt tüketimi konusu özellikle ülkemizde araç sahiplerini çok etkiliyor. Zira benzin oldukça pahalı bir alternatif. Durum böyle olunca Türkiye gibi yakıtı pahalı olan ülkelere özel çözümler de gecikmiyor. Dünya otomobil devi Volkswagen markası da ülkemizde çok tutulan Polo’nun son modeli için yakıt tüketimi konusunda alternatif yaratmayı başardı. Geniş motor seçeneği ile satışa sunulan yeni Polo, doğalgazlı motoruyla daha çok sevilecek gibi.

    2018 model Polo, modelin 6. versiyonu olacak ve bu sefer yakıt tüketimi konusuna epey odaklanmış durumda. Sıkıştırılmış doğalgazla çalışan Polo motor seçeneği şimdiden ilgi görüyor. 1.0 litre hacimli versiyonu olan doğalgazlı Polo motoru 90ps güç üretiyor.

    Eğer son model Polo almayı düşünüyorsanız 1.0 litrelik benzinli motor, 1.5 litrelik TSI motor, 2.0 litrelik benzinli motor, 1.6 litrelik dizel motor da var.
    Yeni Polo’nun fiyatı ise Almanya’da 12.975 Euro olarak belirlendi.

    Yeni Polo’nun yakıt tüketimi konusundaki yeniliklerine ek olarak aks mesafesinin büyüdüğünü ve bagaj hacminin de genişlediğini görüyoruz. Yeni Polo’nun bagajı tam 351 litre hacme sahip. ‘Yenilenen Polo’da ne gibi değişiklikler var‘ sorusunun en net yanıtı da kokpittte yatıyor. Çünkü aracın gösterge kadranından ekranına kadar her detayı geliştirilmiş. 6.5 inç olan yeni multimedya ekran ve diğer detaylar oldukça önemli.

  20. Opel’in İnsignia modeli, üretildiği ilk günden beri çok konuşuluyor. Bu otomobili hata olarak görenler de oldu, Opel’in en iyi işlerinden biri olarak görenler de. Niş bir kitleye seslendiği için ilk üretilen İnsignia modeli, bilhassa yakıtın pahalı olduğu ülkelerde pek sevilmedi. Veyahut çok sevildi fakat tasarruf ve zorlu gündem hevesleri kursakta bıraktı…

    İnsignia 2017’de oldukça değişti. Daha ekonomik, daha sportif ve daha fazla şehirli oldu. Opel Astra sedan modeline kuvvetli bir alternatif olarak yenilendi. Yeni Opel İnsignia haberini ve 2017 model İnsignia testlerini önceden paylaşmıştık. Hem de tecrübeli test2 kaptanı Mert Yılmaz test2 ettiği 2017 model İnsignia için şöyle demişti: ‘Gelmiş Geçmiş En İyi Opel’. Peki, 2018 model İnsignia modelinin teknik özellikleri ve ücretleri nasıl…

    2018 İnsignia Ücretleri Nasıl?

    İlk olarak Opel markası, 2018 İnsignia ücretlerini izah etti. Son zamanda zam üstüne zam gelen ÖTV, MTV ve yüksek dolar Euro kuru derken sıfır kilometre araba ücretleri zati epey üzücü. Hele sıfır km. Opel sahibi hiç kolay değil. Konu Opel’in en güçlü otomobillerinden biri olan İnsignia olunca da durup bir düşünmek gerek.

    Opel İnsignia 2018 model GSi Grand Sport Sedan başlangıç ücreti 45.595 Euro olarak belirlendi.2018 modelOpel İnsignia GSi Sport Tourer SW başlangıç ücreti ise 46.595 Euro şeklinde izah etti.

    2018 Model Opel İnsignia Seçenekleri Nasıl?

    Opel İnsihgnia 2017 Cenevre Otomobil Fuarında epey dkkat çekmişti. Onun bu kadar çok dikkat çekmesinde Opel’in öyle her otomobile kolay kolay layık görmediği GTi logosunun büyük bir tesiri oldu. Gerçek spor otomobil performansını ifade eden GTİ logosu ile araç, performans ile ilgili artık çok daha değişik bir forma girdiğini müjdelemişti.

    Şayet sıfır İnsignia almayı düşünüyorsanız Sedan ve Station Wagon karoser seçeneklerinden birini seçenek edebilirsiniz. Kalabalık aileler için mükemmel bir konfor sunmasına karşın SW karoser ülkemizde çok tutulmuyor. Ancak Türk tüketicinin gözdesi her vakit sedan kasa.

    2018 Model İnsignia Motor Seçenekleri Nasıl?

    2.0 litre bi-turbo dizel motor veyahut 2.0 litre turbo benzinli olmak üzere iki farklı motor seçeneği var.
    Eğer2.0 litre bi-turbo dizel motoru tercih ederseniz 8 ileri otomatik şanzımanda 207 at güç ve 480 Nm tork değeri alacaksınız.
    Eğer2.0 litre turbo benzinli motor seçeneğini tercih ederseniz 260 beygir güç ve 400Nm tork ele geçireceksiniz.

  21. Seat, Volkswagen Grubu tarafından satın alındıktan sonra büyük bir atılım gerçekleştirdi. İspanyalı üreticinin, platformunu Volkswagen modelleri ile paylaşan yeni modelleri sadece ülkemizde değil, dünyanın pek çok bölgesinde seçenek ediliyor. Leon, Seat’ın en çok satan modellerinden biri ve benim kriterlerime göre de markanın şu anda satışta olan en şık otomobili. Şayet bundan evvelki test yazılarımı okuduysanız, station wagon gövdeli otomobillere duyduğum ekstra sevgi ve saygıyı fark etmişsinizdir. Sözü uzatmadan yazımızın ana karakteri olan Seat Leon ST’den söz etmeye başlayayım.

    Leon ürün gamının station gövdeli sürümü olan Leon ST, üç ve beş kapılı kardeşlerine mukayese et, tabii olarak değişik bir arka tasarıma sahip. İspanyalı tasarımcılar gövdeyi uzatırken, otomobilin kendine has bir kimliğe sahip olmasını istemiş olacaklar ki, ST’de standart Leon’un stoplarından farklı stoplara yer vermişler. Bence otomobilin daha tok ve iddialı görünmesini sağlayan bu daha kalın stoplar ile tasarımcılar emellerine erişmiş gibi görünüyor. Leon ST’nin ön bölümü ise genel olarak hatchback gövdeli Leon’lardan değişik değil. Test aracımız bilhassa opsiyonel olarak sunulan tamamiyle LED farların da yardımıyla şık bir buruna sahip, yeniden opsiyonel olarak sunulan 17 inçlik jantlar ise otomobilin şıklığını devam ettirmesini sağlıyor.

    Leon ST’nin kapısını açıp içeriye oturduğunuzda tanıdık bir görüntü ile karşılaşıyorsunuz. Tanıdık cilt direksiyon simidi şık ve ele iyi bir şekilde oturuyor. Direksiyonun ardında Seat’ın sportif fontu ile yine tanıdık gösterge oturumu bulunurken, orta konsolda yeterli büyüklükte bir dokunmatik ekran bulunuyor. Leon ST’nin arka koltuklarında diz, omuz ve baş mesafeleri yeterli, iki arka koltuğun arasında yer alan kol dayama ise, kayak gibi uzun eşyaların taşınmasına imkan sağlayacak şekilde, koltuğun arka bölümü ile beraber açılabiliyor. Arka koltuğun gerisindeyse 587 litre hacminde geniş bir bagaj bulunuyor.

    Leon ST’nin kaputunun altında tanıdık 1.6-litre hacimli TDI dizel motor bulunuyor. 105 bg güç ve 250 Nm tork üreten bu birim, ürettiği güç ve torku 7-ileri DSG şanzıman üzerinden ön tekerleklerine aktarıyor. Bu bileşim ile beraber 0-100 kilometre/s hızlanmasını 11 sn’de bitiren otomobil, fabrika verilerine göre 3.9 lt/100km’lik vasati yakıt tüketimi sunuyor. İstanbul trafiği içerisinde ise bu değer 5.5 – 6 lt/100km gibi oldukça mantıklı bir aralıkta dolaşıyor. 7-ileri DSG şanzıman seri ve konforlu vites geçişleri ile size sürüş stilinize göre konforlu veya sportif sürüşler yaşatabiliyor. Seat mühendisleri otomobilin arkasında yer alan ekstra kütleyi yönetme ile ilgili da iyi bir iş muvaffak olmuş ve otomobilin Leon hatchback ile oldukça benzer bir sürüşe sahip olmasını sağlamış.

    Seat’ın Leon ST için fiyatlandırma siyaseti da bir hayli başarılı. Leon hatchback ile aynı olan 70.000 TL’lik ücret yaftanına sahip olan Leon ST 1.6 TDI yalnızca DSG şanzıman ile birlikte sunuluyor. Uygun fiyatının yanı sıra uygun opsiyon fiyatlarını da olası sahiplerine sunan Leon ST, mantığını kullanan bir tüketici için oldukça doğru bir seçenekmiş gibi görünüyor. 

    Motor: Sıralı 4-silindir, 1598 cc, turbo dizel

    Güç: 105 bg @ 3000-4000 d/d

    Tork: 250 Nm @ 1750-2750 d/d

    0-100 kilometre/s: 11 sn (fabrika verisi)

    Maks hız: 191 kilometre/s (fabrika verisi)

    Vasati tüketim: 3.9 lt/100 kilometre (fabrika verisi)

    CO2: 102 g/kilometre

  22. Hyundai i10 ile ilgili gereksiz ön yargılar …

    Son senelerde Hyundai i10 modeli bilhassa şehir içinde çok seçenek edilmeye başlandı. Küçük, pratik ve ekonomik bir araç aramasına karşın Hyundai i10’a mesafeli duranlar da var. Peki, bu önyargının nedeni ne? Hyundai i10 duyurularından yola çıkarak bir i10 haberi yaptık.

    Hyundai i10 İle ilgili

    Hyundai’nin i10 modeli, 2007 seneninden beri üretiliyor. Güney Koreli otomotiv devi Hyundai Motors tarafından şehir içinde kullanılmak üzere geliştirilen araç, küçük iç hacmi, hudutlu bagajı ve kompakt tasarımı ile dikkat çekiyor. ‘Büyük olma büyük yaşa’ sloganıyla yola çıkan araç, aslında göründüğünden daha fonksiyonel. Özellikle yeni i10’da ızgara, far takımları oldukça göz alıcı ve çağdaş bir tesir yaratıyor. Son model i10’da 7 inç dokunmatik ekranı var. Navigasyon sistemi de dijital alt yapıyı bitiriyor. Teknik açıdan pek çok premium araçla yarışacak ayrıntılar sunan 2017 model i10, güvenlik konusunda da kendini hayli geliştirmiş.

    Ön çarpışma ikaz sistemi, çok işlevli kamera, park yapmayı kolaylaştıran ayrıntılar kullanıcıya konfor sunuyor.

    Hyundai i10’un iç hacmi küçük. Bagajı da küçük. Ancak tasarımdaki ferahlatan ayrıntılarla bu konuyu sanki avantaja dönüştürmüş. 5 değişik koltuk rengi seçeneği ile sunulan yeni i10, rahat iç görünümü ile konforlu olmayı muvaffak oluyor. i10’un bagajı, 252 litrelik hacme sahip. i10’un arka koltuklarını katladığınızda bagaj hacmi, 1.046 litreye erişiyor.

    Hyundai i10, şehir içinde kolay park yapılacak, meselesiz ve konforlu bir otomobil arayanlar için keyifli bir tercih. Elbette geniş ailler, daimi memlekete gidip gelenler, senede en az üç defa uzun yola çıkanlar için ideal bir çözüm sunamıyor. Ancak çoğunlukla şehir içinde kullanacağınız, işe gidip gelmek için kullanacağınız küçük bir araç arıyorsanız seri geçişli otomatik şanzımanıyla netlikle tercih edilebilir.

  23. Kapsamı geniş bir şekilde yenilenen Toyota’nın B segmentindeki başarılı temsilcisi Yaris, Türkiye’de ilk sefer İstanbul Autoshow’da görüye çıkacak.

    Avrupa başta olmak üzere dünya çapında ehemmiyetli satış başarısına erişen Yaris, yenilenen modeliyle beraber yüksek rekabetin bulunduğu pazarda daha kuvvetli bir konum ele geçirmeye hazırlanıyor.

    Toyota, yeni Yaris’i geliştirirken bilhassa tasarım, kalite, performans ve güvenlik konularına odaklandı. 90 milyon Euro yatırımla gerçekleşen bu programda, aracın tasarımını, dinamik performansını ve güvenliğini geliştirmek üzerine 900’den daha fazla yeni parça kullanıldı.

    Toyota’nın Keen Look-Keskin Bakış ve Under Priority-Öncelikli kimliğinin daha dinamik ve duygusal bir tasarımla açıklandığı yenilenen Yaris’in ön bölümünde yeni bir tampon, yeni farlar ve ön panjur ile akıcı bir çizgi oluşturuldu. “Katamaran” şeklini alan bu tasarım sayesinde daha geniş ve yola oturan otomobil ortaya çıktı.

    Yeni arka bölüm ve stop grubu, aracın profiline ekstra uzunluk ve sportiflik katıyor. Yeni arka tasarım ile beraber stop grubu kapılara kadar uzanıyor. Yeni Yaris’in kabini, yeni döşemeler, renkler, ince ayrıntılarla ve artan kullanışlı alanlarla şimdi daha da yeni ve çağdaş bir görünüme kavuştu. Yeni sürücü göstergesinde iki analog gösterge ve onların ortasında yeni 4.2 inç’lik renkli TFT çoklu bilgi ekranı bulunuyor.

    Yeni Yaris’te 1.5 lt’lik Motor

    Yenilenen Yaris için 150 milyon euro yatırımla geliştirilen tamamiyle yeni 1.5 litrelik dört silindirli benzinli motor, mevcut 1.33 litrelik motorun yerini alacak.

    Toyota’nın üstün termal verimliliğine sahip ailesinden olan yenilenen Yaris’in atmosferik 1.496 cc motoru, 111 HP güç ve 4400 d/dak’da 136 Nm tork üretiyor. Hem açık yolda hem de şehir içi trafik şartlarında çevik bir sürüş sunuyor. 1.33 litrelik motorla karşılaştırıldığında 0-100 kilometre/s hızlanması 0.7 saniye daha hızlandı.

    Yaris ürün yelpazesi arasında 111 HP’lik 1.5 litre benzinli ve 100 HP’lik 1.5 litre hibrit sürümlerin yanı sıra 69 HP güç üreten 1.0 litre üç silindirli motor da satışa sunulacak. 1.0 litrelik motor, 5 ileri manuel şanzımanla sunulurken, hibrit model e-CVT, yeni 1.5 litrelik benzinli motor ise tercihe göre 6 ileri manuel veya CVT şanzımanla seçenek edilebilecek.

    Yaris, kullanıcılara hibrit sürümünü da sunarak B segmentinde eşsiz olmaya devam edecek. Toyota hibrit modelleri suskun performansıyla dikkat çekse de, yeni Yaris’te gürültü ve titreşim düzeyi daha da düşürüldü.

  24. Fransız otomobillerinin diğer otomobillerden değişik olduğunu düşünüyorum. Bu farklılık bazen pozitif, bazense negatif düşüncelere sebep olabiliyor. Fransızlar bilhassa tasarım mananında yeniliklere oldukça izah eder ve akıllarına farklı, güzel bir fikir geldiği anda onu uygulamak için çalışmaya başlıyorlar.

    Yeni Citroen C4 Picasso’nun tasarımına bir bakın… Otomobil bilhassa ezber bozan burnu ve ön farlarıyla sanki gelecekten gelmiş gibi görünüyor. Açıkça söylemem gerekiyor ki otomobili ilk gördüğüm anda ben de sizlerin çoğu gibi, ‘Yok canım, farlar sanki daha ananesel olabilirmiş’ diye düşünüyordum. Ancak insan her şeye alıştığı gibi, bu tarz büyük yeniliklere de alışıyor. Bir evvelki nesil C4 Picasso MPV olduğunu bas bas bağırırken, yeni C4 Picasso çok şık bir binek otomobil gibi görünüyor.


    Otomobilin şıklığını sağlayan tek bölümü tabii ki burnu değil. Otomobilin, bilhassa üç boyutlu stoplarıyla beraber, arka bölümü da sahiden güzel görünüyor. Ben MPV’lerin kullanışlılıklarına sahiden hayranım ve oranla büyük bir aileye sahip olsam tercihimi ya station wagon bir otomobilden, veyahut bir MPV’den yana kullanırdım. Citroen C4 Picasso ise işte bu noktada bilhassa şık tasarımıyla rakiplerinden bir adım önünde gibi görünüyor.

    Picasso’nun tek yeniliği tasarımında yapılan farklıklar değil. Aslında otomobilin asıl yeniliği gövdesinin altında yatıyor. PSA grubunun EMP2 ismini verdiği ve grubun bundan böyle en küçük otomobilinden minibüslerine kadar bütün araçlarını temellendireceği bu platform C4 Picasso’nun selefinden bu kadar değişik bir otomobil olmasında da büyük rol oynamış. Otomobilin toplam ağırlığının 140 kilogram azalmasına yardımcı olan yeni şasi, 115 bg maksimum güç üreten 1.6 litrelik e-HDi dizel motorun da yakıt tüketiminin azalmasına yardımcı olmuş. Her ne kadar (her vakitki gibi) kafası karışık otomatikleştirilmiş manuel şanzıman ile eşlenmiş olsa dahi bu motor 4 lt/100km’lik vasati yakıt tüketimi ve 104 g/kilometre’lik CO2 salınım değeri ile oldukça randımanlı. Test müddetince yakaladığımız 4.5 lt/100 kilometre’lik tüketim verisi de bu değerlerin yakalanabilir olduğunu gösteriyor.

    Otomobilin Citroen tarafından ‘Techno Space’ olarak adlandırılan iç mekanı da pek çok yeniliğe sahip. C4 Picasso’nun direksiyonuna geçtiğinizde evvela karşınıza çıkmayan gösterge oturumu ile karşılaşıyorsunuz. Ancak bu vaziyetten korkmayın, zira otomobilin bütün bilgilerine orta konsolda bulunan 12 inçlik yüksek çözünürlüklü ekrandan zorlanmadan erişebiliyorsunuz. Bu 12 inçlik ekran yeniden orta konsolda bulunan 7 inçlik dokunmatik bir ekran tarafından desteklenmiş. Ekrana parmağınızla dolaysız olarak dokunarak hükmedebildiğiniz gibi, multimedya, klima gibi bir takım işlevlere Android telefonların alt tarafında bulunan menü tuşlarını anımsadan dokunmatik tuşlarla erişiyorsunuz. Sistem rahat bir kullanıma sahip olsa dahi, ne yazık ki bilhassa sıkça değiştirilebilen klima ayarlarını yapabilmeniz için bazen gözünüzü yoldan ayırmanız gerekebiliyor.

    Citroen’in yenilenen MPV’sindeki yenilikler bununla da hudutlu değil. Yenilenen otomobil pek çok konfor ve güvenlik sistemine de sahip olmuş. Emniyet kemerine titreşim göndererek sürücüyü uyaran Şerit İhlal İkazı, Işığa Duyarlı Akıllı Far Sistemi, Aktif Hız Sabitleyici, Kör Nokta İkaz Sistemi gibi sistemler sürüş güvenliğini destekleyen sistemler arasında bulunuyor. Test aracımızda bulunan Anahtarsız Giriş ve Çalıştırma ve Otomatik Park Kaptanı gibi sistemler ise konforu maksimize ediyor. Otomatik Park Kaptanı değinmeden geçmek istemediğim bir nokta. Bu sistem araç ile belli bir hızın altında hareket ederken sizin için uygun park yeri bulup durmanız şart olan yeri söylüyor. Bundan sonrasını otomobile bırakıyorsunuz ve yalnızca gaz ve fren pedallarına basarak otomobilin sizin için park yapmasını izliyorsunuz. Otomobilleri kaldırıma olabildiğince yakın park yapmaya dikkat eden biri olarak sistemin başarısı beni sahiden etkiledi. Başka bir deyişle park yapmayı sevmeyenler için bu sistem netlikle hayat kurtarabilir.

    Picasso teknolojilerinin yanında ayrı olarak çok geniş bir iç hacim de vaat ediyor. Arkada bulunan üç adet tek koltuğunda oturanlara 159 mm’lik diz mesafesi sunan otomobil, sürücü ile beraber 5 yetişkini konfor içerisinde yolcu ettirmeyi vaat ediyor. Ayrı olarak arka koltuklar arka konumdayken sunulan 537 litrelik, arka koltuklar öne kaydırıldığında ise sunulan 630 litrelik bagaj hacmi de oldukça etkileyici.

    C4 Picasso aslında bir MPV olmasına karşın sürüşü netlikle öyle hissettirmiyor. Selefine göre virajlarda artık çok daha güven veren otomobili sürüşü de oldukça konforlu. Devasa ön camıyla çevrenizde olan biteni veya önünüzdeki virajı kolayca görmenize yardımcı olan otomobil, ayrıca sunduğu 360 derecelik görüş açısıyla gerçekten keyif veriyor. Düşük yakıt tüketimine sahip motor sürücünün isteklerine karşılık verirken, şanzıman ne yazık ki PSA grubunun diğer otomobillerinde de olduğu gibi sürüş keyfini biraz olsun azaltıyor.

    Özgün, şık tasarımı ve sahip olduğu teknolojiler ile Citroen C4 Picasso çocuklu aileler için oldukça iyi bir tercih gibi görünüyor. Ancak bu otomobilin sadece ailelere hitap ettiğini düşünmeyin, trafikte başka hangi otomobil bu kadar gelecekten gelmiş gibi görünebilir ki?

    ÖZELLİKLER
    Motor:Sıralı 4-silindir, 1560 cc, turbodizel
    Güç: 115 bg @ 3600 d/d
    Tork: 270 Nm @ 1750 d/d
    0-100 km/s: 12.3 sn (farika verisi)
    Maks hız: 189 km/s (fabrika verisi)
    Ortalama tüketim: 4 lt/100km (fabrika verisi)
    CO2: 104 g/km (fabrika verisi)

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Bu siteyi kullanarak, Kullanım Şartlarını kabul edersiniz.